İlim ve Fen 75 buki, nafiz düşünce, derin olduğu zaman da vazıhtır. Derin kafa bir dereceye kadar ibhamdan korkmaz. Ekseriyetle, gölge ka- lınlaştıkça tecessüs canlanır. O, aydınlıkta kalarak sadece gör- düğü şeyleri öğrenmekten ziyade, bir kör gibi, el yordamiyle karanlıkta bir şey keşfetmek için araştırmalar yapmaktan hoş- lanır. Bunun içindir ki, o, ifade ettiklerinden ziyade ilham ettik- leriyle, fikirlerinin sağlamlığı ve kuvvetliliğinden ziyade, bol- luğu ve yeniliğiyle enteresandır. Derin bir düşünce, tefekkü- rün pişdarı, öncüsüdür. Meçhul yerlerin ilk keşfini ona medyu- nuz. Fakat onun haber verdiği mıntakaları işgal edip, istih- sale müsait bir hale getirerek inkişaf ettirmek için, ondan son- ra, başkalarının gelmesi lâzımdır. V. — Kuvvet ve incelik hakiki zihni meziyetler olmağa pek yakındırlar. Hakikati araştırmada, bazan kaba, bazan nazik ve in- ce bir iş karşısında bulunulur. Kuvvet ve incelik, ne ayni âlet, ve ne de ayni işçi ile icra edilebilir. Ne bir kütüğü yarmak için bir tıraş bıçağı, ve ne de nesciyat (histologie) istihzaratı için bir marangoz testeresi kullanılır. Bazı kafalar pek keskin bir bıçak yüzü, pek ince bir iğne, yırtıp buruşturmıyan hafif ve elâstiki bir pens gibidir. Bazıları da, sert ve ağır bir çekiç, bü- külmez bir manivelâ, ve tuttuğunu bırakmıyan bir kerpeten gibidir. Birisi bir kadın veya bir perinin narin ve mâhir par- maklarına, diğeri bir işçinin sert yumruğuna benzer. Bu hususi istidatlarda, egzersiz ve antrenmanın, tabii zevk ve tercihin büyük bir hissesi vardır; şu halde, yalnız zihni me- ziyetler mevzuu bahis değildir (1). Bir işten zevk almak, diğer birinden istikrah etmek mânevi ve teessüri hadiselerdir. Zekâ muhtelif mevzuları tetkik etmek için muhtelif usullere malik- tir; bazı kafalar, bazı ameliyelerde daha iyi muvaffak olur. Fa- kat zekâ, tetkik ettiği bütün mevzuları, ayni nizam, küllilik, ve (1) Bu noktaya ehemmiyetle, okuyucunun, dikkat nazarım çek- mek isteriz: müellifin, buraya kadar okunulanda görüldüğü gibi, esas iddiası, âlim olmak için, mümtaz bir zekâya, hususi bir dehâ ve isti- dada mâlik olmak zaruri değildir: bunlar zihni meziyetlerdir. Fakai, sadece, herkeste bulunması mümkün olan bazı manevi meziyetlere sahip olmak kâfidir. Şu halde, herkes ilim yapabilir. İlim muayyen kimselere veya muayyen milletlere verilmiş bir imtiyaz değildir.