Edebiyat ve Sanat 119 ta saklanan «ruhu san'at» çamur olmasın, ziştiye «çirkinliğe» bulaşmasın diye imiş, ilh... Elhasıl, islâhatçı ve sarsak meşrutiyet meşrebine uygun bir: «— Hazır ol!.. Ve, yerinde say!» Bu garpkâri bir tasavvuf ve âdeta bir dervişliktir. Şarkkâri dervişliklere misal ise, istenildi- Tasavvuf: ğinden de fazladır. Edebiyatı Cedide septik ve inansızdır, demiştik. Fakat, imansızdır zannetmiyelim. O, dünyaya inanmaz, yoksa ukbaya mümindir! Septikliği materyalistçe değil, idealistçedir. Faraza, deniz mi dalgalanıyor? Bu mutlaka, müslümanların camide söcdei rahmana kapanarak tekbir getirmeleri kabilin- den bir şeydir. Deryalar ancak Allahın birliğine ve varlığına boyun eğmek için coşarlar: «Vecd» Recaizade Ekrem. «Dalgalar - ki huruşü vahdetine Veremez kimse inkisarı dernek - Ser füru eyleyip şehametine; Şöyle derlerdi hep behem âhenk - Ki bülendi sadada, pesti gah - Vahdehu lâ ilâhe illâllah!...» Eğer yanılmıyorsam, bugün yalnız ayak takımının değil, mektepli gençlerimizin bile dilinde, bu biçim «vecd» e, galiba: «dalga geçmek» diyorlar. Bazan «Yıldızlara arzuhal» verilir: . «Kehkeşana karşı» Faik Âli, 1 şubat 1314 «Fakat gerçek mi, takip ettiğim şehrahı tariki «Karanlık bir derinlik vasleder dergâhı mevlâya?» Hayat bir «karanlık cadde: şehrahı tarik» dir. Onun sonu nasıl olsa mezar: «karanlık bir derinlik» değil mi?.. Aman! Doğ-