20 Haziran 1937 Tarihli Her Ay Dergisi Sayfa 143

144 Her Ay miştir. O da, Peygambere nisbet ederek, (İbni ebiddünya) dan duymuştur. Muhammed Yalvaç: (Allah diyor ki, benim bir as- kerim vardır. Kendilerine Türk adını verdim. Onları doğu ta- raflarında oturtuyorum. Bir kavme gazap ettiğim zaman, he- men o askerlerimi kendilerine musallat ederim) buyuruyor. İşte bu; Türklerin, bütün milletlere karşı öğünebilecekleri bir mazhariyettir. Türk'ü Allah sever. Çünkü kendisine asker yap- mıştır. Türk'ü Muhammed Yalvaç tanır, çünkü onu hadislerin- de öğmüştür. gs 4 * Mısırlı gazetecinin kullandığı dille yazılmış olan şeyleri yukarıya çıkardım. Bunlar, (Elbelâğ) muharririnin, alay ede- yim derken nasıl alay edilecek bir vaziyete düştüğünü göste- rir. Doğanın ve Mahmudun sözlerinden ve naklettikleri hadis- lerden anlaşılıyor ki, 1352 sene evvel Muhammed Yalvaç, Türk- leri tanıyor ve Türk kelimesini saygılı bir dille kullanıyordu. Tarih bilginleri, Türk kelimesinin, ne vakit kullanılmıya baş- landığını pek kestiremiyorlar. Bu kelimenin eskiliğini, sekizin- ci ve nihayet yedinci milât asrından daha evvellere kadar götü- remiyorlar. Sekizinci asrın yadigârı olan Orhon âbidelerinde bu asil ulus, ilk defa olarak kendisini Türk ismiyle anmıştır. Bu kavm, altıncı asırda, Çin hudutlarından İran ve Bizansa ka- dar bütün sahayı pek kısa bir zamanda istilâ etmişti, Çin kay- nakları altıncı asırda bunlara (Tokyo) demişlerdi ki bunun (Türk) kelimesinden bozulduğu söyleniyor. Fakat Bizans mem- balarındaki (Turkoi) (kelimesinin münakaşa edilmeden Türk kelimesi olduğu kabul edilebilir. M. Bartold, Türk kelimesinin altıncı asırdan evvel mevcut olduğunu farzetmek esassızdır, diyor (1). Ve bu kelimenin, kuvvet ve muhkemlik manasına olan (Türk) ve (Türük) keli- mesinin ayni olduğunu ve Kanun, âdet ve kanunlarla birleşti- rilmiş halk kütleleri manalarına gelen (Türü) aslından alındı- ğını ileri sürüyor ki, Türk; kanunlu, nizamlı, âdetli bir millet (11 Orta Asya Türk tarihi. Sahife 3, 26 ve YI.