3rİ Edebiyat ve Sanat 113 Bedbinlik derece derecedir.Edebiyatı Ce- Bedbinlik: didede onun her mertebesine rastlarız. Bedbinliğin koyusu Şopenhavr tara- İmdan anlatılan meşhur pesimizmdir. Pesimist adama göre: yaşamak — gayret harcamak — sıkıntı demek olur. Uzviyet te- kâmül ettikçe fazla duygulanır, duygular arttıkça üzüntü çoğa- hr ve ilh... Tevfik Fikret de, Edebiyatı Cedide çerçevesi içinde kaldık- ça, gören ve anlıyan için saadet olamıyacağını söyler: «Bir cevap» (7 kânunusani 1321) Tevfik Fikret. «Böyle bir zehre karşı sen “mes'ut Olabildim” desem de hülyadır, Olamazsın, o pek zilâl alüt Bir tevehhüm ki ayni rüyadır... Olamaz anlıyan, gören mes'ut». Çünkü o zaman «saadet» kelimesi «aşkta muvaffakiyet» manasına geliyordu. Hâlâ bugün yaşıyan bir çoklarımız bile «mes'ut musun?» sualini «iyi bir sevgilin var mı?», «hovarda- lığn yolunda mı?» şeklinde anlamıyorlar mı? Hafif bedbinlik diyebileceğimiz pejorizm, Hartman'ın an- lattığı bedbinliktir. Pejorist bir adama göre: tarih uzun bir al- danma oldu. Medeni hayat fena bir arzular cenderesidir. Fakat, ne yapalım, daha iyisi nerede? «Zehirnâk katreler» Fazıl Ahmet. «En pâk zannolunanları bile bizi ferdayi vaitlerinde bilâ insaf aldatacak olurlarsa, bilemem, hayatta şimden sonra nasıl teneffüs edilebilir, nasıl yaşamak mümkündür?» Hep o nakarat. Hep «aşk» ummanında «yar» yemlerine galsamelerinden kapılmış «şiir» balıklarının acı hakikat kum- salı üstüne düşer düşmez kıvranmaları... Yaşama ve görüş ufukları endividüalist eşleşme sınırlarını aşamıyan, kendilerine hiç bir geniş sosyal mefküre kuramıyan edebiyatı c&dideciler, putlaştırdıkları o kaba şehvet serabı önün- de, daima bedbin bir bitiş, yok oluş korkusiyle bocalarlar. Dün- 8