———— e —— FrFelsete İNSAN HAFIZASININ KARAKTERİ Yazan: M. Sekip TUNÇ «Hafıza» tabiri en geniş manasiyle çok umumi, hattâ âlem- şümul bir hadiseye delâlet eder. İlmin en büyük prensiplerin- den biri olan «kudretin mahfuziyeti prensipi», bir manada, ta- biatın hafızasını temsil eden fizik bir hafızadır, denebilir. Bu- rada ne bu hafızadan, ne de insandan gayri mahlüklarda mev- cut olan hafızadan bahsetmiyerek sadece insan hafızasının ka- rakteri üzerinde duracağız. Doğumla beraber getirdiğimiz ve nevwimiz tarafından ka- zanılıp hıfzedilmiş olan insiyak ve temayüllerle ferdi hayatı- mızda kazanılıp makineleşmiş bir hale getirdiğimiz itiyatları- mız ve hattâ, bir manada, hafıza hadiseleri zümresine girerse de «hakiki hafıza» diyebileceğimiz zamanın mucidi olan insan hafızasının karakteri bu hafızaların karakterlerinden ayrılır. Bizim hafıza dediğimiz şey de asıl bu hafızadır. Bir hıfz depo- su olan dünye içinde her türlü hâdiselerden müteessir olan in- san uzviyet ve ruhunun takdir ve tahmin edilemiyecek kadar çok şeyler hıfzettiği pekâlâ düşünülebilir. Veraset, uzvi ve ru- hi istidat ve kabiliyetler, şuurlu irademiz hilâfında rüyalarımı- zı dolduran bin bir çeşit hayaller bir hıfz hâdisesi olmakla be- raber bir hafıza ameliyesi değildirler. Çünkü sadece hıfzetmiş 3