Edebiyat ve Sanat O zaman bu edebi hadise hakkında yapılan neşriyat o rağ- betin derecesini bize anlatıyor. Londra piyasasında, Pickwick kumaşlar, pantalonlar, sigaralar, içeri doğru kıvrık, düz kenar- lı Pickwick şapkalar, Pickwick bastonlar, yeşil renkli Pickwick pardösüler ve hatta Londra sokaklarında Pickwick arabalar o devrin en bariz hususiyeti olmuştu. Charles Dikens, garabetle büyüklüğü, safiyetle zekâyı, cinnetle aklı selimi, mahirane bir halita halinde nefsinde bir- leştirdiği kahramanını yaratmak suretile bir nevi milli kahra- man yaratmış oluyordu. Peşinde, bir Sancho Pança gibi gezen uşağı Sam Weller'le birlikte, Londra burjuvazisinin bir nevi Don Guichotte'u olan M, Pickwick, İngilterenin muayyen bir sınıf halkının efradını teker teker temsil eden bir tipti. Charles Dickens'in kahramanı, edebi mesleklerin akıl er- dirmek mümkün olmıyan sırlarından biridir. Bilâhare binler- ce kadın okuyucuyu ağlatan, binlerce kalbi ihtizaza getiren bu romancı gülmekle ve güldürmekle işe başlamıştı. Bunun sebe- bi de, mizahın, Dickens'de tabii bir istidat, gayri şuuri denile- bilecek bir temayül halinde mevcut bulunması idi. Ancak Dickens'in bu ilk şaheseri, İngiliz muhitine pek faz- la has olduğu için, Manş kıyıları haricindeki memleketlerde, değerile mütenasip tesirini duyuramamıştır. Denilebilir ki, Di- ckens'in, Copperfield yahut küçük Dorritt gibi eserlerini oku- yanlar, hüzün duydukları, hatta belki de ağladıkları halde, Pickwick'in bazı sahifelerini sıkıcı telâkki edip atacaklardır. Bunu da tabii görmek lâzımdır. Göz yaşının, mizah gibi, vata- nı yoktur; ufak bir himmetle, bütün gözlerden yaş getirilebi- Tir.