Yazan: Sabahattin ALİ > Bizi Beyşehirden Konyaya götüren kamyon Bağırsak de- resi dedikleri bir boğazda sakatlandı. Şoför ve muavini motör kapaklarını açtılar. Oturdukları minderi kaldırıp onun altından çıkardıkları bir sürü âlet ve edevatı ortaya döktüler. Ondan son- ra saatlerce süren bir tamirat başladı. Bazan her ikisi makine- nin altına sürünüp arka üstü yatıyorlar ve elleriyle motörün alt kısmını kurcalıyorlar, bazan da biri şoför mahallinde gaze basıyor ve motörü işletiyor ve diğeri bu esnada porselen baş- lıklı bir takım memeleri yerlerinden oynatıyordu. İkindi güneşi altında kamyonun muşamba kaplı karoseri tahammül edilemiyecek bir hal almıştı. Yolcular birer birer atlayıp dağıldılar. Bir kısmı merakla şoförü seyrediyor ve O dinlenmek için motörden biraz başını kaldırıp duracak olsa: — Bitti mi? diye heyecanla soruyorlardı. Daha az meraklı bir kaç yolcu ile ben ve arkadaşım boğa- zın garp tarafına, gölge bir yere doğru yürüdük ve birer taşın üstüne oturup beklemeğe ve etrafımıza bakınmağa başladık. Kamyonun durduğu yerin biraz ilerisinde ve yolun kena- rında iki çadır ve bunların etrafında bir kaç kazma kürek ile bir el arabası vardı. Daha uzakta ise taş kırmakla ve kum taşı- makla meşgul bir miktar yol amelesi görünüyordu.