64 Her Ay harekete geçirilmesi demektir. Bu yolda en mühim engel ya- hut, hiç olmazsa, en mühim engellerden biri demokrasiyi üze- rinde düşünmeden onu körükörüne kabul edivermemizdir, san- ki dedelermiz onu bir daha kaybolmamak üzere tesadüfen bulu- vermişler gibi... Bu mesele, bütün içtimai teşkilâtta ve mües- seselerde insanın insanla olan canlı münasebetlerinde her ne- silde, hattâ her yıl ve her gün ortaya konmalıdır. Bunu unut- tuğumuzdan dolayıdır ki iktisadi ve binnetice, siyasi müesse- selerimizin demokrasiden ayrılmasına müsaade etmiş olduk. Demokrasiyi ihtimamla inkişaf ettirecek olan bir mektebin meydana gelmesinde bile ihmal gösterdik. Netice olarak diyeceğim ki, demokrasiyi tahakkuk ettirmek yolundaki cehidlerden nekadar uzak kalmış olursak olalım, hiç olmazsa, bir nokta vardır ki, onda demokrasi sönük kalmamış- tır. Bizim mektep sistemimiz, doğuş, iktısadi vaziyet, ırk, din ve cilt rengi farkları gözetmeden herkese müsavi imkân ver- mek fikri üzerinde kurulmuştu. Yalnız mektep bu fikri doğuramaz, kendinde tecessüm ettiremez. Fakat mektebin hiç olmazsa yapabileceği bir şey vardır ki o da kafalarile bu fikrin müşahhas manasını anlıyan insanlar yaratmaktır. Öyle insan- lar ki sıcak duygularla onu kalblerinde yaşatsınlar, günlük ha- reketlerinde onun yolunda mücadeleye girişecek bir surette tec- hiz edilmiş olsunlar. Demokrasi ayni zamanda insanların serbest münasebetle- rinin mahsulü olan zekâya istinat eden iradi bir intihap ta de- mektir, O öyle bir yaşama yolu demektir ki orada cebir değil mütekabil ve serbest insan münasebeti hâkimdir, orada hay- vanca bir rekabet değil iş birliği, hayat kanunudur. Böyle bir içtimai nizamda dostluk, güzellik, bilgi yüksek tutulur, her fert kendisinin ve ayrı bir insan olarak yalnız kendisinin varacağı vaziyete varsın diye. Hiç olmazsa bu şeyler bir mukayese çer- çevesi (frame ofreference) olarak demokrasi fikrini ve gayesi- ni doldurmak için bir hareket noktası verirler. Eğer kâfi dere- cede fazla terbiyeci kendilerini cesaretle ve tam samimiyetle bu fikrin ve ülkünün cevaplarını bulmağa hasrederlerse, mek- teplerin içtimai inkılâpla olan münasebeti meselesi bir mesele olmaktan çıkacaktır, hareket haline geçen bir cevap olacaktır. Dr. Muzaffer Şerif