48 i Her Ay imparatorluğunda görülen tekâmül emareleri aynı prosesü- 3 sün devamı olarak feodalizmde olduğu kadar kapitalizmde ve devrimizde de tekemmül etmektedir. Roma devri, ilim, fen, sa- nat bakımından ve bilhassa meselâ cemiyette insan münasebet- lerini tanzim eden kaidelerin heyeti mecmuası olan hukuktan yana zamanımıza bir üstünlük değilse de muhakkak ki temel vazifesi görmektedir. Şimdi şu kısa mülâhazadan sonra asıl işaret etmek iste- diğim noktaya geçiyorum: Demek oluyor ki, mücerret manada cemiyetin ana hatları ile tekâmül ettiği, muhtelif cemiyetlerde yapılan etnolojik tet- kikatla sabit olmuştur. Olmuştur ama, acaba bu tekâmülün mahi- yeti nedir? Gerçi Romada hukuk tekâmül etmişti, Çünkü Roma cemiyeti için bu bir ihtiyaçtı. Roma cemiyeti tabii, iktısadi ve tarihi bir takım âmiller neticesinde o şekilde taazzuv etmişti. Ar- tık burada ferdin rolü, lâzım olan hukuku vazetmekten ibaret kalmıştır. Yoksa bir hukuk nizamı yaratmak değil. Bundan da istihraç edilebilir ki insan toplulukları esas itibariyle tabii fak- törlerin ve hususiyle tabiat kanunlarının tesiriyle taazzuv ve inkişaf etmektedir. Yukarıda da medeniyet ile tekâmülün ayni şeyler olduğu- nu söylemiştim. Durkheim: «medeniyet, cemiyetin ilâh de- ğiştirmesidir» der. Doğrudur. Çünkü, tabiate hâkimiyet olan medeniyet, tabiatin izah edilemiyen tezahürlerini bertaraf et- tikçe künhüne erişilemediği için İlâh olan kuvvetleri yok ede- ceği pek tabiidir. Hasılı, içtimai tekâmül, August Komte'un ve Karl Marx'ın dediği gibi tabii bir kanundur. Her cemiyet canlı bir mevcudiyet gibi doğup, yaşar ve ölür. Bu fikri teyit eden tarihten iyi bir £ ders olamaz. İnsanlar ayni gayeye doğru yürürken kuvvetlile- rin zayıfları imha ettikleri gibi ayrı ayrı gayeler peşinde koşar- ken yine birbirlerini ifna ederler. Tabiatte hayvanlardaki sev- ki tabiinin rolü ne ise cemiyette de insanlardaki şuurun rolü ayni şeydir. Orada hâkim olan tabii, burada ise içtimai bir is- tıfâdır. Yani metod, diyalektik materyalizm. Cemiyet bu metodla daimi bir oluş ve tekâmül halindedir. Fert, her zaman tabiatin ( mahkümu olmuştur. Çünkü, kendiside tabiatin yarattığı bir