Gere Gi Edebiyat ve Sanat 117 «Gülüş yeniledi iğfale, ağlayış hile, İnanma aldanacaksın, çalışma hey şaşkın Bu hissi hâini mâsum elinle tetvice». İnanç olmıyan yerde karar ne gezer! Ede- Tereddüt: biyatı Cedide için bütün hayat ve hakikat «sevda» olduğu halde, o hususta dahi ka- rar vermek hayli güç iştir: «Hakikati sevda» Cenap Şahabeddin, «Bir şüphei hissiyye ile dalgalanır dil: Bir heykeli gülrü dikilir kalb üzerinde; Her cevfi hayati, sevilen şeyden ibaret. Bir lem'ai nev şâşaasiyle eder ihfa:» Hayat, boşluklar (cevi) ile delik deşik. Etrafında pervane olduğumuz sevgi kandili bu boşlukları SEÜBAEE li parıltılariyle gözden irağ etmeğe çabalar. «Bir istiyor insan onu bir istemiyor... Ah, Sevmek bile doğmak gibi, ölmek gibi bir şey!» Tezat yapmak için hislerimize yabancı iki hâdise zikredi- liyor: doğmak, ölmek. Halbuki, insan doğmayı istemez, doğu- rulur. Ölmedik ki nasıl olduğunu bilip ölüm istiyelim. Ona rağ- men şair doğmak ve ölmek gibi sevmeyi de «bir istiyor, bir is- temiyor... Ah!» Hayatta hiç bir şeye inanamıyan ve karar İtikâf: veremiyenlerin tutacakları bir tek yol ka- lır: pılıyı pırtıyı toplayıp öbür dünyaya göç etmek! Fakat ölüm elde olan bir şey mi?.. Onun için vücutları- nı öldüremiyenler, nefislerini katle teşebbüs ederler, Meselâ Beybil Havz'ın tercüme ettirdiği İncili şerif diliyle birisi çıkar: «Güneşten kaçmıştım. Her nevi nur ve ziyadan kaçmıştım ve her nevi renkten kaçmıştım. Yeşilden, maviden, beyaz ile si- yahtan, sarıdan, mordan ve aldan kaçmıştım.» der. Esen «bü- yük rüzgâr» lardan medet umar. Elinde «asa>, sırtında «aba» ile gözüken bu asri derviş, arslanlar gibi kükrer: