Edebiyat ve Sanat 137 lıca Leonor rolünü Armanda vermişti. Fakat temsil esnasında oyunu seyreden gençlere dönerek bu eserdeki parçalarını okur- ken onu kıskanmağa başlamıştı. Kalbi çarpıyordu. Binlerce alkış ve çiçekler toplıyarak kulislerin arasından çıkarken onun dudaklarından fışkıran hararetle beraber saadetinde (ben de va- rim!) diyordu. 23 kânunusani 1662 senesinin bir kış günü idi. Gök yüzü koyu kurşuni renk bulutlarla kapalı olduğu bir zamandı. İnce bir yağmur durmadan yağıyor, kaldırım üzerlerindeki bi- rikmiş sular yavaş yavaş akarken, Molyer ile madmazel Ar- mand da karı koca olduklarını tasdik ettiriyorlardı. Rişliyö sokağının mütevazi bir evinde müşterek hayat başlamıştı, Mol- yer uzun zamandanberi aramakta olduğu saadet eşini bul- duktan sonra tiyatrodan, piyes yazmaktan, kralın kaprislerini yapmaktan vazgeçip bir kenara çekilerek huzurla dinlenmek istiyordu. İstirahat onun için her şeyin fevkinde olan bir ih- tiyaçtı. Molyere nisbetle çok genç olan Armandın duyguları maddi ve şehvani olduğundan, arzusunu ihtiyar kocasında bu- lamıyordu. Gençler, onun etrafında toplanarak, kelebek gibi dönüyor, onunla bir kere olsun konuşmak istiyorlardı, O, Ar- mandın bunlara yabancı kalmadığını biliyor, görüyor ve işiti- yordu. On altı ay yazı yazmıyan dâhi, itimatsızlığını kat'iyen yüzüne vurmadı. Fakat, sonunda hüzün ve kederi arttığından intikam almayı düşündü. Ve «Davayı mücerret» piyesini ya- zarak Ecole de femmes piyesiyle oynadı, ve oğlum sana söylü- yorum gelinim sen anla usuliyle Armanda anlattı. * Kral XIV. üncü Lui, madmazel de la Valyerin doğum günü münasebetiyle (Sihirli adalar eğlencesi) ismi altında Versay bahçelerinde mutantan bir merasimin yapılmasını emretmiş olduğundan hazırlıkları başlatıldı. Binlerce yanan ışıklarla ve kalabalıkla, Versay bahçesi, peri masallarını hatırlatıyordu. Kral, Molyerden, danslı bir yenilik istemişti. Bu da (Prenses Elye) olacaktı. Açık hava ve yeşil kır tiyatrosunda iki yüzden fazla meşale yanıyor, sarayın bukleli ve maskeli cariyeleri el- lerinde yirmi dörder mumluk şamdanlarla etrafa nur saçıyor- lardı, Kralın oturduğu hususi mevkiin önünde bulunan zabitan, kılıçlarını şakırdatarak, oyunun başlamasını işaret ediyorlardı.