iler- abil- mak iphe iber, göre ar- arak olan . ilk lina- un- glie- şua 'abi- 'VCe- eler, arak şme- ıröe) iza- SrÜş- alin- gzilâp yüşa- (şe- sbet- * hal phy- Tae Felsefe, Ruhiyat ve İçtimaiyai 87 almaktadır. Tabiatin içinde cereyan eden mütemadi inkılâp- lardan ayırarak, biz alelâde lisanda yalnız bu son tezahürle- re (inkılâp) diyoruz. Tabiatte sürekli ile süreksizi ayırma- mız ve çok defa inkıtaları tabiat dışındaki sebeplerde arama- mız bü: kaba görüşe bağlanmamızdan ileri geliyor. Halbuki bizzat tabiatin iç plânlarına baktığımız zaman, orada âmiya- ne bakışın (illiyet) dediği münasebetler arkasında, teferruat- ta kaybolan ve yalnız umumi miktarlarda meydana çıkan bir ihtimali determinizmin bulunduğunu görüyoruz. Şüphe yok ki bu da bize, yeni fizik felsefesinin getirdiği geniş determi- nizm telâkkisinde bu tarzda bir ikiliğe mahal olmadığını gös- terir. Binaenaleyh beşeri inkılâp ve tekâmül fi- Tarihte inkılâp: Okirlerini de ayni suretle anlamak lâzım- dır. Beşeri hayat şekilleri sabit olmak şöyle dursun, mütemadi inkılâplar içerisindedir. İhtimali bir surette tayin edilebilen bu küçük ve mütemadi inkılâplar se- risi, her karşılıklı tesirler sisteminde az çok sabit gibi görü- nen bir bünye veya şekil (Gestalt) meydana getirir. Birinci plânda bizim (inkilâp) dediğimiz şey, hakikatte bu küçük inkılâpların artik yeni bir sistem meydana getirecek kadar bariz bir hale gelmesinden ibarettir. Asırlarca süren Röne- sanslar, görülebilir ve büyük mikyasta (Rönesans) ı doğur- muştur. Tarihi vak'aların içerisinde geçirdiği sürekli inkı- lâplarile ırki kabiliyetlerini kazanan Türk milleti, içtimai şe- kil değiştirmesi suretinde meydana çıkan yeni inkilâbını yapmıştır. (1) (1 İçtimai hayat, hattâ en iptidai şeklinde bile sabit ve donup kalmış bir sistem değildir. Orada her vak'a, sistemin yeniden bir in- tıbak araştırmasını mucip olur. Şu kadar var ki karşılıklı tesire giren âmilleri çok mahdut olan iptidai cemiyetlerde her vak'anın meydana getirdiği değişiklik eskidenberi devam eden karşılıklı inzibat dışında yeni bir intibak muhiti yapamıyarak yine eski şekil içerisine girmeğe mecbur olur. &manenin kuvveti dediğimiz bu zahiri muvazene- nin altında küçük inkılâpların eserlerini takip etmek mümkündür.