68 Her Ay kında nutuk» adlı eserindeki açık ve seçik düşünmenin yollarını okuyan Pascal ve Leibnitz'ler sukutu hayale uğramışlardır. Kartezyen olanlar filozofun güç bir çok meseleleri hallettiğine bakarak herkese bildirmekten sakındığı «sırlara» sahip olduğu- na inanmışlardı. Bunun için meftunları ölümünden sonra bı- raktığı el yazılarında bu esrarı ifşa edecek bir anahtarın bulu- nacağını düşünerek onları elde etmek için büyük bir alâka gös- terdiler, Fakat ele geçenlerin tetkiki bu ümitlerden hiç birini tahakkuk ettirmedi. Zaten pek çok olan karteziyencilik râkip- leri Descartes'ın eserlerini bir defa daha gözden düşürmek için beyhude yere telâş edildiğini ilân etmek fırsatını kaçırmayı unutmadılar. Descartes'ın metodu hakkında yeni felsefe tarihgdilerinin hayranlığı da büyük değildir. 19. uncu asırda kartezyenciliğin inkilâpçı karakteri «Usul hakkında nutuk» da görülen kaidele- rin zâhiren, orijinal hiç bir şey ihtiva etmedikleri ve sadece es- kidenberi bütün arayıcılara malüm olan aklı selim düsturlarını tekrar ettiği farkedilmeden kemali itimatla tebcil edildi. Bout- rana, G. Milhaud, Meyerson, L. Brunschvieg, Hamelin ve E. Gilson gibi daha keskin gözlü felsefe tarihçileri Descartes'ın maziden aldığı bütün tesirleri eledikten sonra felsefesinde cezri bir surette yeni bir şey olmadığı hakkındaki temayüller daha çok kuvvetlendi. Bu ciheti daha çok derinleştirmek felsefe ta- rihçilerinin vazifesidir. Bununla beraber eskilerden kimseye benzemiyen Eflâtun ile yenilerden Kant'ın bir kısım eseri istis- na edilirse ilim ve felsefeyi Descartes tarzında anlıyan hiç bir mütefekkir yoktur. Kartezyen metodun başlıca meziyeti zihni ve pratik zaruretlere cevap vermesidir. İnsanın kendi mahdut vasıtalarile tahakkuk ettirebileceği şeyler ilmin ruhu olduğuna göre bunu müstakar yapan Descartes'ın bu itibarla eskiyeceği âşikârdır. Bu filozof evvelâ kendini tatmin etmeğe, kendi teces- süs ve ihtiyaçlarına uygun zihni ve ahlâki bir hıfzıssıhha keş- tetmeğe çalıştı. Her şeyden evvel kendi kendini teşekkül ettirme- ğe tatbik edilen Descartes'ın metodu canlı ve ilerliyen bir arastır- manın akisleri olduğu için her canlı şey gibi kelimelerle nakle- dilemez, bir kitap haline konamaz, bir sıfat halindedir. Zaten