dSI- ları Felsefe, Ruhiyat ve İçtimaiydt 71 lerken diğer mahsüs hassalarını ihmal etmeyi tavsiye etmez. Yalnız onun için mevzuu bahsolan sıhhat ve katiyetle bilmektir. Buna da ancak hayyiz müsaittir. Bu itibarla sadece öz müdrike ile idrak edilen bir âlemde hayyizden gayri mahsüs keyfiyetle- “re yer yoktur. Descartes'ın dünyasında zaman görülmüyor. Çünkü öz müd- rikenin kavrıyabileceği âlem üç buudlü hayyizden yapılmıştır. Hareket de hayyizin içinde muhtevi olarak farzediliyor, fakat hayyizin gayri müteharrik olduğu açıkça söylendiği halde gay- ri müteharrikten hareketin nasıl çıktığı gösterilmiyor. Buna gö- re bir hareketin nasıl teşekkül edebileceğini anlamak mümkün değildir. İlmi, sırf öz müdrikeye yani açık ve seçik fikirlerin idrakine tahsis eden ve bunu bizzarure mahdut ve pratik mahi- yette gören Descartes için hareket ve zaman meseleleri ilmin hudutları haricinde kalmak lâzımgelir. Filhakika astronominin Niwton kanunu hareketi kitleler arasındaki münasebete, zamanı da ecramın katettikleri mahreklere, yani mekâna irca etmiştir. Biliyoruz ki ilk insanların mekân ve zamanları hissi ve dini karakterlerle birbirlerinden ayırdıkları için son derece müte- halifti. Ak ve kara günler, uğurlu ve uğursuz günler vardı. Hat- ta bu telâkki bir çoklarımızda bu gün bile yaşamaktadır. Rasyonel felsefe ve rasyonel ilim bu telâkkiye daima karşı gelerek mekân ve zamanı her ikisinde de müşterek olan hareke- te ve bu hareketin katettiği mesafeye irca ederek birleştirmiş, saat ve takvimi bu istikamette tekemmül ettirmiştir. Bu cere- yan, zamanın mekânla ölçülmesi, ayni zamanda determinizmi doğurmuştur. Çünkü determinizmin esası: «hal, maziye tâbidir» düsturunda toplanır. Filhakika insanların ayni yolları, muhtelif hislere rağmen, ayni adımlarla katetmeleri rasyonalize edilmesini hazırladığı gibi zamanı da hislerle değil, hareketlerle ve bu hareketlerin mahreki olan mekân üzerinde katedilen mesatelerile ölçmek fikrinin doğması neticesinde zaman hakkındaki ihtilâfların ber- taraf edilmesi mâkul görülerek zamanın da rasyonalize edilmesi imkânı hazırlanmıştır. Rasyonalizmin bu zaferine rağmen mekân ve zaman ayni karakterlere sahip görünmüyor. Çünkü mekândaki hareketler