tak- »hüt rdu. ardı. his- limi »lü- rdu, ıayva iniz gör- 'kte- İlet- erek inim olan tmiş ırını 'aset 1İşse kbih (üm- : ve Mii- nev- Siyaset ve İktisadiyat 31 etmek mümkün olamıyacaktır. İngilterenin bu taahhütleri müm- künse kat'ileştirmesini temin etmek ise bize düşen bir iştir. İkinci yeni ve müstakar unsur: Tayyarenin icadı coğrafya- yı alt üst etmiştir; bu keşif İngilterenin dünyadaki vaziyetini değiştirmiştir. Bundan sonra, Dominyonlar veya bazı İngiliz gazeteleri beyhude yere: «Avrupanın işlerinden bize ne? (Muh- teşem tecerrüt) vaziyetini tekrar alalım.» diyeceklerdir; bun- dan sonra İngiltere için tecerrüt artık mümkün değildir. İngiltere, kendisini denizlere hâkim kılan bir donanmaya sahip olmadan evvel bir ada değildi; Bleriot tayyare ile Manşı geçeliberi de artık bir ada değildir. İngiltere, Armadanın mağ- lüp olduğu 1588 tarihinden Bleriot'nun 1909 daki ilk Manş geçi- şine kadar bir ada idi denilebilir. Tayyarenin mevcudiyeti İngiltereyi hava anlaşmaları yap- mağa hâheşker kılacak, ve ister istemez Avrupa kombinezon- larına girmeğe sevkedecektir. Mr. Baldwin'in meşhur: «Hudu- dumuz artık Dover kayalarında değil, Ren'dedir.» cümlesinin manası işte budur. Üçüncü müstakar unsur: İngiltere ile Fransa arasında her ikisi de işba haline gelmiş olmak ve binaenaleyh muhafazakâr milletler olmak rabıtası devam etmektedir. Aralarında, daha derin bir şey vardır, ve bu da hristiyan ve garp medeniyetinin müdafaaya değer olduğu fikridir. Bu iki millet, M, Cambon'un çok iyi ifade ettiği gibi: «Ayni yaşta milletlerdir.» Ve bu bir rabıtadır . İşte bunlar bir çok anlaşma unsurlarıdır, fakat bu konfe- ransın başında tetkik ettiğimiz müthiş İngiliz kaprisi, İngiliz- lerde bazan aklı selimden daha kuvvetli olan gurur, ve niha- yet pek yakın bir istikbalden başka ilerisini düşünmeyi reddet- mek gibi bazı hareketler vasıflarının her şeyi alt üst etmesi ih- timali mevcuttur. Bütün bunlardan nasıl bir netice çıkarılabilir? Dünyanın en kuvvetli milletlerinden birisinin komşumuz olduğu, bu milletin menfaatlerile bizim menfaatlerimizin artık dağrudan doğruya tearuz halinde olmadığı, ve bu milletin dost- luğunun fedakârlıklara deydiği; fakat ayni zamanda, bu bir çok