vahde- hypos- gi ola- fa ola- pi (in- ini ta- zama- ve bil- 5t. Bo- artes'a li Sina ctaları, un be- nesele- iphem »)ğmuş- e İbni da Al- zsafizik, ti. mâca- an fel- (Deus ıalizm, Tr, can- ve ön- ' ve il- kat bu le mu- » «eski abiatin i mik- nakta- âkkiye Felsefe, Ruhiyat ve İçtimaiyat Tİ sığan ve muayyen buudlar ve hareketler içerisinde nisbetleri da- ima sabit, statik bir dünyadır: Zamanındaki fizik ve riyaziyenin kuşattığı âlem, yahut Bergson'un tabirile zekânın faydaigayesile idrak ettiği âlem de zaten bundan ibarettir. Bu ideal, eğer filozo- fun çizmiş olduğu tefekkür programına göre tamamen tahak- kuk etseydi Descartes'dan zamanımıza kadar ilim ve felsefenin bir çok dallardaki inkişafına imkân olmazdı. O zaman hakika- ten ne Spinoza'ya, ne Hegel'e, hatta ne de Kant'a lüzum kala- caktı. Hayat, ruh ve cemiyet sahalarındaki araştırmalar boşu- na olacaktı. Bizzat maddenin bile tekâmüle uğradığı hakkında- ki fikirler hele hiç doğmıyacaktı. Maddeden hayata, hayattan insan şuuruna ve cemiyete doğru yükselen dinamik ve tekâmü- li (€volutif) bir tabiat görüşüne mahal yoktu. Hemzaman (si- multan&) veya mütevali (successif) bir tabiat nizamını muhte- lif nisbetlerdeki riyazi fonksiyonlar ile ifade etmek her şeyi hal- ledebilecekti. Nitekim tabiat ilimleri ve felsefede bu meselelerin zorla meydana çıkarmış olduğu bütün yeni cereyanlara rağmen, yine hadiseleri «en basite, en vâzıha irca etmek istiyen» yaradılışı (sâyi ekal) e tâbi insan zekâsı, cartösianizme'in idealini hâlâ ta- hakkuk ettirmek için büyük cehidler sarfına devam ediyor: İn- san zekâsı cartösien'dir, fakat hâdiselerin inkişaf ve tekâmül vetiresi daha çapraşık ve çözülmez yollardan geçiyor. Onu basi- te icra etmek, vâkıa anlamanın bir tarzıdır. Fakat tamamen an- lamak değildir. Zira bir düğümün nelerden teşekkül ettiğini söy- lemek kâfi değildir, ayni zamanda nasıl ve hangi safhalardan geçerek teşekkül ettiğini bilmek lâzımdır. İşte, bu ikinci izah tarzı bizi zaruri olarak karteziyanizmi aşmağa ve Hegel'denberi - bilhassa ondan sonra - inkişaf eden tekâmül felsefesini hesaba katmağa mecbur edecektir. Hilmi Ziya ÜLKEN