ey ıgiltere iklope- yle bir müta- zeri te- bu ku- 909 ve hatırla- : şeyler emmen araştır- ağını O arşılaş- ığduğu- imiştik. olduğu- bulun- pılması e artan ığumuz İlim ve Fen 105 müessif neticelere yol açacağını hiç tasavvur etmiyorduk, Bu- nun böyle olduğunu şimdi anlıyoruz». Wells, bu sözlerden sonra, 1919 ve 1920 muahedelerinin ka- leme alınış şekillerinden tebarüz eden, sosyal ve ekonomik ha- kikatler karşısındaki cehalete ve anlayışsızlığa nakli kelâm ede- rek, Maynard Keynes'in «Les Consögueres &conomigue se la faix» isimli meşhur eserinden bahsediyor ve diyor ki «Bu kitap- tan şu netice çıkıyor. Nüfuz ve hâkimiyetleri altında bulundu- ğumuz bu siyasi rical, bu devlet adamları, bu zimamdaran, ken- dilerine tevdi edilmiş olan işler hakkında hiç bir bilgiye sahip değillerdir. Hiç kimsenin fazla bir şey bildiği yok; fakat asıl fe- nası, bu zevatın, bilinmesi lâzımgelen şeyin ne olduğundan biha- ber bulunmalarıdır. İşleri rasgele şekillerle hallediyorlar; bu rasgele hal çareleri elbet bir netice tevlit edecektir. Lâkin, on- lar, bu neticenin ne olabileceğini göremiyorlar, yahut görmek istemiyorlar». Bundan sonra, Wells, Milletler Cemiyetinin teşkilinde kul- lanılan fikri saikin kifayetsizliğini tenkit ederek şu iddiayı ser- dediyor: « Beşeriyet tarihine yeni bir sahife ilâve ettiklerini, ye- ni bir fasıl açtıklarını zanneden bu adamlar, tarihi yaratan kuv- vetlerin mahiyetini, «müşterek» olarak pek az müdrik bulunu- yorlardı. Müşterek olarak diyorum. Hepsi bir arada, son derece fazla bilgiye, bir intizam verilmemiş ilim parçalarına sahip bu- lunuyorlardı; Fakat bu bilgi, bir devrin küçük bir kısmına, diğer bir devrin diğer küçük bir kısmına taallük ediyordu; müdaha- leye hazırlandıkları iş hakkında müşterek bir bilgiye malik de- ğillerdi. 1919 senesinde, dünya işlerinin müdebbirane ve müsta- kar bir nizam altına konulması için vücudü zaruri olan bütün bilgiler ve bütün ana fikirler, şurada burada, müteferrik suret- te belki de mevcut idi. Lâkin, fiilen bir araya toplanmış, düşü- nülmüş, bu fikirleri bütün dünyanın icabatını alâkadar eden bilgiler ve fikirler çerçevesi dahiline almak için yapılmış hiç bir şey yoktu». Harbi takip eden on sekiz sene zarfında beşeriyet tarihinin umumi cereyanına gelince, Wells bunu, kusvaya varmış vakıa- lar silsilesi, fena idare edilen kütellerin şiddetli hareketleri, ağır kımıldanışlar ve irtişalar diye tavsif ediyor ve diyor ki: «Beşe-