Felsefe, Ruhiyat ve İçtimaiyat 67 nüz deliller bize çok faydasız görünüyor ve bize hiç alâka ver- miyor. Metafizik bir görüş te, bir şiir veya bir tablo gibi ne is- bat, ne de cerh edebilir; felsefenizde bulunan deliller ona hiç bir şey ilâve etmiyor ve size ilham veren hakiki âmiller üstün- de bizi şaşırtıyor. İşte Husserl'in Fenomonoloji nazariyesi hakikatin düşün- cesini aramıyor, filozofa hakikati bu tarzda düşündüren âmili, yani düşüncenin hakikatini arıyor; sadece bu düşüncenin as- lındaki donne'lere itbar ediliyor. Artık filozof falan şey var, filan şey yok demiyecektir; ne ikrar, ne inkâr edecektir; şüphe de etmiyecektir; kendi fikirlerini sadece fikir olarak saklıya- cak, bir fikir hadisesi olarak âmillerile beraber anlamaya çalı- şacaktır, «Bir şeyler düşünüyorum» diyecek, fakat «Bu bir şey- ler vardır» demiyecek. Çünkü biz kendi iç âlemimize bakınca ne görüyoruz? Başı sonu olmıyan bir ruh hadiseleri silsilesi. Ölçülmesi kabil olmı- yan bir «dure&», bir devam. Düşünüyoruz. Ne düşünüyoruz? İşte her düşüncenin tayine mecbur olduğu şey budur, ki dü- şüncenin ne olduğunu da bu tayin edecektir. Felsefi düşünceyi âdeta psikolojik vâkıaya irca eden Hu- sserl, onu bir tefekkür aynasında kendi kendini seyreden bir müşahit rolüne tenzil ediyor; bu düşüncenin ihtirası ancak kendi vâkıasını idrakten öteye gçemez. Yine hakikat, hakikat- lerin hakikati sim siyahtır. Yine onu göremiyoruz. Hakikat sandığımız şeyler, hatta şu hakikat mefhumu bile sadece bir ruh hadisesinden ibaret kalıyor. Sistemlerindeki anarşi ile felsefenin bizzat filozoflara ver- diği bu itimatsızlık, asrımızda, pek çok fikir ve edebiyat adam- larına sirayet etmiştir. Muasır felsfe düşüncesinin tarihi âdeta bu itimatsözliğın tarihi, yani hakikat buhranının tarihidir. Bu itimatsızlık, düşünce ile (düşünce kelimesini hep pens&e karşılığı olarak alıyorum) düşünce ile realite arasında, sırf dü- şüncenin. mahiyetinden dolayı bir uzlaşma imkânı olmadığı kanaatine kadar ileri gitmiştir. Edebiyatçılar arasında bu ka- naatin en meşhur sahiplerinden birinin fikirlerinden de bazı iktibaslar yapacağım.