Edebiyat ve Sanat 117 rine dikkat toplamak ve onlardan okuyanı sevdirip soğutmak bakımından iş görmüş ve tesir yapmıştır. İstemeye deyen cihet bu gibi etüdlerin artması ve birbirini. tamamlamasıdır. Böyle mevzuların bir iki insanın emeğine inhisar etmemeleri icap eder ve böyle olması da zaruridir. Yukarıdan beri söylediğimiz cihetler, Türk edebiyatına hangi zaviyelerden bakılabileceğini ve bakılması lâzım geldi- ini göstermiştir. Bir millet edebiyatının gerek tarih, gerek bü- yük şahsiyetlerin psikolojisi ve ferdi yaratma kudretleri, ge- rek müesseseler, gerek neviler ve gerek her devirdeki içtimai hayat bakımından tahlili görüşleri tedvin edilmiş olmalıdır ki her tarafı belli; temeli, katları, çatısı plânlı bir edebiyat tarihi vücude getirilebilsin, Lanson'un büyük edebiyat tarihi kitabı- nın ciltlerini elime aldığım zaman içimde her vakit derin bir emel canlanır. Türk edebiyatı da böyle yazılabilse!.. Fakat bu gün için bu mümkün değildir. Çünkü edebiyatımız, her cephe- sinden tetkik olunmuştur, Peyami Safa'nın beğendiği kitabı- mı, eğer Fuat Köprülü ve onun mektbinden yetişmiş olanların eserleri olmasaydı ben nereden anasır bulup da yazabilirdim. Hepimizin istediğimiz, ilmi metodlara bağlı, dışı kadar içi de incelenmiş, canlı bir Türk edebiyatı tarihidir. Bu büyük binaya hepimiz, birer kıymetli taş getirecek olursak, hiç olmazsa ileri- de yüksek bir mimarın dehasile bunu kurmak mümkün olur. Hasan - Âli YÜCEL ;