Felsefe, Ruhiyat ve İçtimaiyat 51 tarih te «enfüsi hürriyet hissi» Lavroff'un zannettiği gibi külli ve zaruri değildir. Her türlü hürriyet fikrini terketmiş bazı de- terminist, hattâ fatalist insanlar tasavvur etmek kolaydır. Hür- riyet fikri bir muhakeme, istidlâl ve bir nevi itikadın neticesidir. Şu halde hürriyet, şuurun bir kategorisi değil; fakat değişebilen bir haleti ruhiyedir. Fazla olarak idealist telâkkide şuur, bir şe- niyet değildir. Ve ona atfedilen hürriyetin tarihi ve şeeni vak'a- larda aranan hürriyetten çok farklı bir şey olduğu meydandadır. Süphe yok ki zaruret ile hürriyet arasında Hegel: yapılmak istenen teliflerden en meşhuru (Hegel) indir. Bilhassa siyasi felsefesile Almanyada büyük bir rol oynamış olan bu Alman mütefekkiri, felsefesinin harb sahasında olduğu gibi burada da diyalektik makinesini kullanarak müşkülâtın içinden çıkmaktadır. Hegele göre hürriyet ve zaruret ayni zamanda mevcud ve birbirinin mütemmimidir: O suretle ki hürriyetsiz zaruret ve zaruretsiz hürriyet düşünülemez. Bir şeyi düşünmek, ayni zamanda onun zıddını da düşünmek demektir. Tarihi vak'alarda hürriyetin mevcud olduğunu düşünmek, ayni zamanda onun zıddı olan za- ruretin de bulunduğunu düşünmeği icab ettirir. Nitekim fikrin oluşu, tarihi seyirde gittikçe daha ziyade beşeri hürriyetleri ve hür şahsiyetleri tahakkuk ettirmekte, o nisbette de (devlet) in inzibati ve içtimai zaruretlerini kuvvetlendirmektedir. Tarih fel- sefesinin bu diyalektik izahı yakın zamanlarda (J. M. Baldwin) tarafından canlandırıldı (1). Bu yeni şellingci filozof ta eski Al- man romantiği gibi hürriyet ve zarureti tarihi oluşun ayrılmaz iki cephesi gibi görmekte ve idealist gözle tefsir edilmiş yeni bir üç hal kanunu ile insani tarihi izaha çalışmaktadır. Bu telif sek- linin haklı olup olmadığını düşünmeğe imkân yoktur. Çünkü o, şeniyetin tahlilinden veya tarihi bir istikradan çıkarılmış ol- mayıp doğrudan doğruya zihni ve mücerred bir mantık oyununa istinad etmektedir. Esasen bütün Hegel felsefesi bu tarzda oto- matik bir fikir oyununa irca edilebilir. Orada hakikatler ilim ve müşahede ile irtibatsız bir zihin makinesi tarafından kendiliğin- den doğmakta ve bir zincir gibi zaruri olarak birbirini takib et- (il James Mark Baldwin: La thöorie gön&tigue de la Röalite “<Pancalisme). i