Edebiyat ve Sanat 1921 yada büyük lisan inkilâplarının şiarı budur. «Öz», «çiğ» olmak- tan kurtulduğu nisbette güzeldir. Lisanların tekâmülü de çiğe değil, olguna doğrudur. — Romanın bünyesinden anladığınız nedir? — Ben ilkönce romanı Fransanın on dokuzuncu asır rea listlerinden meşkettim. Teknik olarak Maupassant, bana usta- sı Flaubert'den daha usta görünmüştü. Fakat bu benim çırak- lık, hatta edebi çocukluk devrelerimin kanaatidir. «Güzel dost» müellifinde muasır bir tefekkürün kaliteleri noksan olduğunu sonradan farkettim, Buna rağmen, yalnız Fransada değil, bü- tün Avrupada ve Amerikada, hikâye ve roman, bünyesi itiba- rile bu Fransız muharririne çok şey borçludur. Bunu itiraf e- den pek büyük Avrupa romancılarına tesadüf ettim. «Anlıyorsunuz ki bünyeden maksadım romanın yapısıdır. Ben bu mevzudaki fikirlerimi kitaplarla bile hulâsa edemem. Romanın bünyesi, kâinatın yapısı kadar girift, âdeta yaratma- nın en büyük kanunlarını ihtiva eden geniş bir varlıktır. «Ro- manın tekniği olur mu?» tarzında bir şüphe, tekniksiz hiç bir şey olmadığını bilenlerin kafasında yer alamaz. Bu teknik ne- dir? Bazı konferanslarımda ve makalelerimde bunu hulâsa et- meye çalıştım. O çerçeveler bile dar geldi. Daha kısa bir izahın içine bu fikirleri sıkıştırmaktan çekiniyorum. Umumi bir kaç . prensip şudur: Tahkiyede daima hayattan kanuna ve izaha, müşahhastan mücerrede, hareketten tasvire ve tahlile doğru gitmek; evvelâ dışarıya, sonra içeriye vermek; yalnız insanın dışında ve yalnız içinde kalmamak; romanın hayatına müda- hale etmemek (yani mümkün olduğu kadar objektif olmak); mutlaka yaşanmış mevzuları yazmak . — Her eserinizde bu prensiplere sadık kaldınız mı? — Kalmaya çalıştım. Hiç birinden tam olarak memnun de- ilim, Benim kitaplarım üç merhale geçirmiştir : «Sözde kiz- lar, Mahşer ve Canan» çocukluk kitaplarımdır. Bunlar yirmi yaşımın etrafında doğmuşlardır. Hepsini, bilhassa Cananı ele alınmıyacak kadar kusurlu bulurum. İkinci devre kitaplarım: «Şimşek, Bir akşamdı» dır. Bunlarda teknikten ziyade insan ruhuna âit endişeler itibarile bir fark görülür. Vak'a ile bera-