20 Mart 1939 Tarihli Her Ay Dergisi Sayfa 136

20 Mart 1939 tarihli Her Ay Dergisi Sayfa 136
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Her Ay Birdenbire kahvenin kapısı şiddetle açıldı ve içeriye rüz- gârla, karla beraber ortadan biraz uzun boylu, hafif tık- nazca, âdeta çıplak denecek derecede sefil kıyafetli bir adam girdi. Sırtında siyah ve çok eski bir palto vardı ayakları çıplâktı ve düğmelenmemiş paltodan çıplak ve kıllı göğsü, üzerinde kar parçalarının yavaş yavaş eridiği esmer bir kaya parçası gibi sert görünüyordu. Kapının önünde bir lâhza durdu. Olduğum yerden büyülenmiş gibi ona bakıyordum ve ga- liba bu hal biraz herkeste vardı, çünkü demin bilârdo tıkır- dısı, tavla sesi ve bin türlü şamata ile dolu olan koca kahve birdenbire tam bir sessizlik içine düşmüştü. Ondan bahseden- ler beni aldatmamışlardı. Hakikaten güzel bir başı vardı. Da- ha iyisi, siyah kıvırcık saçları, uzun sakalı, parlak gözleri ve geniş alınla bu bir insan başından ziyade, bu gece, bizim idrak edemiyeceğimiz bir sırla birdenbire hayatın mucizesine eriş- miş kadim bir heykel başına benziyordu. Bu çehre sade güzelliğile değil, ayni zamanda hoyrat ve sert mânasile, taşkın ve karışık hayat ifadesile bir insan ba - şından fazla birşeydi. O etrafta uyandırdığı dikkatten habersiz yavaş yavaş kah- vede ilerledi, tam ortada durdu ve sağ elini göğsüne götürerek bizi dervişçesine selâmladıktan sonra Vasıf'ın meşhur tercii ben- dini okumağa başladı: Ne güzel şiir okuyuşu vardı. Hele sıra: Mihneti kendine zevk etmedir âlemde hüner Gamü şadii felek böyle gelir böyle gider. Beyitine geldikçe o kadar yep yeni bir şekilde kelimelerin üze- rinde duruyordu ki... Manzume biter bitmez bir köşeye çekildi ve kahvecinin masaların etrafında gezdirdiği tablanın dolmasını bekledi. Fa- kat toplanan paranın hepsini almadı, içinden pek az birşey al- dı gerisini kapı yanında oturan bir ihtiyarın önüne bıraktı ve etraftan yükselen: - — Buyurun Tahsin bey, bir kahve için! seslerine kulak bile asmadan kahveden çıktı. |

Bu sayıdan diğer sayfalar: