54 Her Ay mıyan, her an değişen keyfi mahiyeti ile bizzat hürriyetin ve ta- “ rihin mevzuunu teşkil eder. Bu suretle bergsonisme tarihi hür- riyeti, insandan başlıyarak bütün hayatı şeniyete yaymış ve idealizmin şuur çerçevesi dışına çıkmıştır (11. Artık bu telâkki- de tarihi hürriyet, ne (Lavroff) da olduğu gibi bir şuur kate- gorisi veya haleti ruhiye, ne de romantik filozoflarda olduğu gi- bi istisnai ve şeniyete katılmış «juxtapos&» bir haldir. Fakat burada hürriyet, bizzat tarihten ibaret olan hayati şeniyetin karakteridir. Her canlı mevcud, kendi ferdi varlığını aşan hayati şeniyetin bir tezahürüdür. Ve her hayati teşekkül hür ve tarihi bir teşekküldür. Bununla beraber onun hürriyeti, bizzat kendi zaruretini de tazammun eder, Çünkü Bergson'a göre insan (veya alelümum hayati şeniyet) hürdür demek, O madde gibi ölçül- mek ve evvelden tahmin edilmek imkânlarına malik değildir demektir. Fakat hayati şeniyet - ayni zamanda - zaruridir de- mek, onun fiilleri tesadüfi ve keyfi olmayıp bugünü tayin eden bütün bir tarihi teşekküldür; ve bu hayati varlığın her hangi faa- liyeti bütün varlığın eseridir demektir. Böylece Bergson felse- fesi - denebilir ki - mihanik ve statik zaruret fikri yerine bir nevi tarihi zaruret fikrini ikame etmek suretile tarihte hürriyet ve zaruret telâkkileri arasındaki zıdlığı ortadan kaldırmıştır. Herhangi bir şeye karar verdiğimiz zaman hür müyüz, yok- sa bir muayyenliğe mi bağlıyız? Bergson'a göre hürüz, çünkü bu fiil tav'i, orijinal ve her an yenilenmekte olan hayati faaliye- timizdön gelmektedir. Muayyeniz, çünkü bu fiil onu hazırlıyan (ferdiyetimizi aşan) bütün hayati faaliyete bağlıdır. Bu suretle hürriyet ve zaruret meselesi (büyük adam) meselesi olmaktan çıkarak, umumiyetle tarihi vak'anın karakteri halini almıştır. Artık «büyük adam» maddenin ve itiyadın esaretinden en fazla kurtulan, yalnız insiyaklarında ve hadsindeki tarihi zarurete her bir suretle tâbi olan insandır. Böylece tarihi büyüklük, âdeta bu «kurtuluş» fiilinde tezahür etmektedir. (11 İlk kitabdan meş'urun bilâvasıta mutalarını tahlil ile başlı- yan ve idealist usulü takib eden Bergson, (Evolution cröatrice) de canlı tabiate sokularak biyolojik bir metafizik yapmağa çalıştı. Bu- rada bilhassa bu ikinci kitabı kasdediyoruz.