Edebiyat ve Sanat 107 ae e e e ya e e) EŞİNİ edebiyatının muhtelif devrelere ait eşkâl ile yekünunu teşkil eder. Bir edebiyatı yaratacak olan şunun bunun şahsi teşebbüsü değil, asırların biribirine eklenen uzun hamlidir. Ve bunu Tür- kün yüzlerce yıldanberi başlayıp bugüne kadar gelen kabiliyeti yaratmıştır. Hattâ, meselâ hikâyeyi zikredelim, hikâyede bile eserin milli edebiyat dairesine dahil olması için vaka mahallinin, eşhasının yerli olmasına bile lüzum yoktur, Eğer böyle olmak lâzımgelsey- di meselâ Pierre Loti'nin hemen hepsi exotigue yani yabancı muhitlere ait hikâyeleri Fransız milli edebiyatı dairesinden ha- rice atılmak icab ederdi. Gene Fransızların musannaf temaşa edebiyatının müessisleri addedilen Corneille ve Racine haileleri- nin esaslarını, muhitlerini, şahıslarını eski Yunan ve Lâtin riva- yatından almışlardır. Bu onları Fransız milli edebiyatının lâye- mut hâlikleri olmaktan menedememiştir. Bu misaller bitmez tükenmez bir silsile halinde uzatılabilir. Bize gelince: Hikâyede hattâ mutlaka âdatı mahalliye ve milli- yenin tasvir edilmiş olması bir esas şart olarak alınamaz. Bir hi- kâye Türk milli edebiyatından madud olmak için onda meselâ bir Türk düğün evinin, yahut, kadınlar arasında bir kış gecesi tandır etrafında bir toplantının tasviri, bir mahalle kahvesi, bir sokak manzarası, velhasıl hususi ve mahalli bir hayat levhası lâ- zım değildir; yetişir ki eser her şeyden evvel bir Türkün eseri olsun ve edebi bir kıymeti haiz bulunsun. İşte Mehmed Raufun «Eylül» bediası, İşte son zamanlarda Refik Ahmedin «Çıplaklar» eseri, Hattâ şu tadad edilen evsaf bir milli edebiyat için mutlaka lâzımdır diye farzolunsa bile üstad Hüseyin Rahminin bütün hi- kâyeleri, daha sonra Peyami Safanın, Bürhan Cahidin, Ethem İzzetin hikâyeleri o evsafa malik değil midirler ki yeniden bir milli edebiyat yaratmak için imkân aramak mecburiyeti du- yulsun. Mevzuun, esasın, eşhasın Türk varlığı tarihinden alınmasına bir esas şart nazarile bakılacaksa bunun da en güzel misallerini üstad M. Turhan Tan vermemiş midir? Fakat bütün bu hikâye- lerde muhayyelâtı' Aziz Efendiden uzaklaşılmış ve garp usulüne yaklaşılmış ise bu onların milli vasfından bir zerre bile nezet-