102 Her Ay zı mütehassısların tercihan talâffuz ettikleri gibi, Uğuz'lardır. La Chanson de Roland'da, Türk'lerden, Peçenek'lerden, Avar'lardan sonra zikredilen ve, M. Baissonnade'ın dediği gibi, şarktaki Müslüman milletler arasına ithal edilen Eugiez'lerle Oğuz'lar arasında bir müşareket buluşumuzun sebeplerini izah edebilmek için, Oğuz'lar hakkında elde edilen son neticelerin a- na hatlarını izah edelim. Oğuzlar, altıncı asırda, Çin hudutlarından Karadenize ka- dar büyük bir imparatorluk kuran Türkler arasında mühim bir kitle teşkil ediyorlardı. Ginli'lerin Tou - Kiue ismile andıkları bu imparatorluk devrinden kalan Orhon yazılarında, Oğuzla- rın ismine tesadüf edilmektedir. O tarihte, şarktan gelen bir ta- kım Oğuz kabilelerinin Horasan civarında yerleşmiş oldukları- nı biliyoruz. İslâm orduları, Emevilerin idaresi altında İran iç- lerine doğru ilerledikleri sırada, orada Oğuzlarla karşılaşmış- lardı. Sekizinci asırda, Oğuzların Horasan ve Secistan civarla- rında yaptıkları siyasi ve dini iğtişaşlar malümdur. Abbasile- rin zamanında Oğuzlar, İslâm ordularında mühim mevkiler elde ederek maaşla istihdam olunmuşlar, devlet teşkilâtında vazife almışlar ve hattâ Bağdat sarayında mevki sahibi olmuş- lardır. Oğuzların bir şubesi olan Tokuz'lardan bir Türkün Tulun hükümdarlığını tesis etmesi üzerine, Oğuzlar, Mısırda, Filistin- de ve Bizans hudutlarenda bulunan ordularda mühim bir mev- ki elde etmişlerdi. Onuncu asırda Gaznevi ve Sâmâni ordula- rında Oğuzlar vardı. Seyhun şimalinde Steplerde, Aral gölü ile Hazer denizi arasında yaşayan ve bunların yukarı kısmında da- ha kesif bir kitle halinde bulunan Oğuzlar, onuncu asırda, şark İslâm diyarına hicret etmişler, şarki Türkistandan Akdenize ve Marmaraya kadar, kafkas dağlarından Basra körfezine kadar uzanan büyük Selçuki impratorluğunu kurmuşlardır. Ehlisa- lip muharebelerinde en büyük rolü oynayan bu Selçuki Oğuz- ları, İslâmiyeti kabul etmişlerdi. Bu tarihten çok evvel, yani Oğuzların Aral - Hazer steplerinde yaşadıkları devirde, bu mil- lete mensup bir kabile garbe doğru ilerleyerek Volga kıyıları- na kadar gelmiş ve buraları aşmıştır. Yine Türk olan diğer bir kabile, Chanson de Roland'ın 3241 inci mısrada Pinceneis di-