Peyami Safa diyor ki... Bugüne kadar yapılan edebi anketlerde hir şair veya mu- harriri izah için onu okuyanlar ve tanıyanlarla görüşülüyordu. Bunun pek ehemmiyetli tarafları olduğu muhakkaktır. Fakat bir sanatkârı kendisi kadar kim anlatabilir? Hele eserlerinde yapmasını isteyip te anlaşılmamış olan taraflar ve yahut yapa- madıkları şeyler düşünülürse.... Bazan bizim için şu ve yahut bu şekilde anlaşılan bir şair veya muharrir kendisi için hiç te öyle değildir. Hatta o, bazan da bizim hiç tanımadığımız bir âlem olabilir. Ona, bu meçhulü anlatmak, kendi ihtirasını, kendi da- vasını kendi ağzından dinlemek az ehemmiyetli midir? İşte bi- zim bu anketlerde güttüğümüz gaye budur. # Peyami Safa'yı, kendisinin mânevi irtifaiyle boy ölçmek ister gibi yükselmiş bir apartımanın en üst katında bulduk. Genç üstad, yorgunluğumuzu birer fincan kahve ile din- lendirttikten sonra yanımıza geldi. Meğer, büfenin üstündeki saat, öğle yemeği vaktinin yak- laştığını gösterirken, o, henüz sabah uykusunda imiş... Yanımıza geldiği zaman, bize âdeta rüya gören gözlerle bakıyordu. Fakat, daha ilk sualimizi sorar sormaz; kiymetli romancı- mızı alâkasının bütün canlılığile karşımızda bulduk. Biz daha kendisine anketimizi izaha çalışırken o derhal meseleyi kavradı. Biraz sonra sabah kahvesini yudum yudum içerek suallerimizi sıralamaya vakit bırakmayan bir talâkatle anlatmaya başladı. — Şimdiye kadar edebiyatta ne yapmak istediniz?. — Şimdiye kadar edebiyatta yapmak istediğim şeyleri li- sana, üslüba, romanın bünyesine ve mevzularına hâkim telâk-