112 Her Ay Halbuki iyi olmayanı unutup atmayı ve iyi olanı ayırıp saklamayı bilen hafızası ona çok sadık ve hayırlı. Tekrar yaşa- mak istediği saatler için hatırasına bir işaret yapmak kâ- fi, hatıra, lâzım olanların hepsini saklamış: Deniz üstün- deki çam ormanının kendilerini sarhoş eden kokusu; köyler, yollar, kavgalar, barışmalar; şarkılar, göz yaşları... Bunların hepsini anlattıktan sonra sorar: «Düşün ki senin fotograflarında bunlar var midi Kafamın içindeki harikulâde hayaller; senin bu fotograf vesikaların on- ları boğuyor. Götür klişelerini; hatıra bir şairdir, onu bir mü- verrih yapma.» Hep sivri düşünecek ve titiz duyacak değil. Akıllı uslu düşündüğü de olur. İşte «Usluluk» şiiri: «O kadar uzun emelli olmıyalım. Saadet her cins insan için öyle elde ediliverecek şey değil. Mesut olmak için ya çok az duygulu, ya pek çok paralı olmak lâzım. İmkânı olmıyanı istemiyelim! Biz kendimizde, olduğu gibi, kendimizi bulmakla hoşnut olmalıyız: zaman zaman çılgın gibi sevgilerile biribirini hum- .malandıran iki âşık. Bu arz üstünde iki olmak zaten çok bü- yük şeydir. Beraber tasalanabilen ve şamatasız yaşayabilen iki mahlük olmak, bu zaten çok büyük şey.... » Kitap hakkında bir fikir vermek için bu kadar nümune ye- ter değil mi? Nesirde bile terceme çok defa bir gölge oluyor; Şiirde terceme ise bir gölge bile olamaz. Şiirden terceme edile- bilen şey ancak «söz» dür, fakat şiir sadece söz değil ki... Onda sözü bir kanat gibi, bir pervane gibi kapıp kaldıran bir de «ses» var. «Söz» halindeki bu tercemelere bir de«ses» i ekliye- bileydik. Diyeceksiniz ki o zaman kitabın kendini okumak lâ- zımgelir. Hakkınız var. İsmail Habib SEVÜG