Erzurumlu TAHSİN Yazan : Ahmed Hamdi TANPINAR Tahsin Efendiyi ilk defa olarak bir kış gecesi gördüm. Fa- kat daha evvel ondan bahsetmişlerdi. Herkesin bildiği şekil- de hikâyesi su idi: Erzurumun hali vakti yerinde bir ailesinin çocuğu imiş; İstanbulda hukuk tahsilini yapmış, hatta bir iki küçük memu- riyette dahi bulunmuş, sonra Balkan harbinde gönüllü olmuş, Trakyada yaralanmış, iyileştikten sonra tekrar orduya girmiş, harbin sonunda birdenbire her şeyi terketmiş ve bir daha or- talıkta görülmemiş. Uzun zamanlar öldü sanmışlar, sonra ha- berleri gelmeğe başlamış: Bir mekteb arkadaşı büyük sefer - berlikte onu Tibrizde bir cami kapısında görmüş, fakat yanına yaklaşınca tanımamazlığa geldiği için konuşamamış. Bir baş- kası Şamda raslamış, üstü başı pek pejmürde imiş, ilk önce arkadaşını tanımadan sadaka istemiş, fakat yüzüne bakınca uzattığı parayı atarak kaçmış... Bana Tahsin Efendiden ilk önce bahseden bu ikincisi ol- muştu. Bu esnada babası ölmüş, kardeşleri ve annesi belki bir gün döner ihtimalile mirastan hissesini ayırmışlardı. Bu ol dukça mühim bir servetmiş, annesi onun bir gün geleceğine o kadar eminmiş ki her kapı çalınışında (Tahsindir!) diye ye- rinden fırlarmış. Ben Erzurumda iken bu bekliyen annelerin hikâyesini çok dinledim. Hemen her evde bir iki ölüye ağlanır ve bir iki kayıb beklenirdi. Tahsin Efendi işte bu kayıplardan biriydi. Birgün Tophaneli kahvesinde birkaç kişi oturmuş çay içi- yorduk. Birden bire bir arkadaş nefes nefesine içeriye girdi: — Haberiniz var mı? Tahsin Efendi gelmiş. Üç gündür, Erzurumda imiş. Kardeşleri gizlemişler; üstbas bitik.. Anası se-