b. HAKİKAT BUHRANI l Peyami Safa A ei m O Me pe p ii Geçen asrın sonunda Nietzsche: «Hâlâ filozof var mı?» diye soruyordu, fakat, varsa bile, «Filozoflara inanılmadığı- nı» söylüyordu. Asrımızda da bu meseleyi ayni şiddetle ortaya koyanlar vardır. Onlara gelmeden evvel Nietzsche'den Husse- rl'e kadar süren Alman felsefesinde, felsefe düşüncesinin kendi kendinden şüphesinin küçük bir tarihini gözden geçirmek isti- yorum. Bu malümat Alman felsefesine ve düşüncesine medhal “adlı fransızca bir kitapta vardır. Bazı kısımlarını oradan, ba- zılarını da bahsedeceğim filozofların öz kitaplarından doğru- dan doğruya tercüme ederek aldım. Kendi neticeme varmadan evvel bu tarihi mukaddemeyi zaruri buluyorum. Nietzsche'nin gözünde felsefenin en büyük budalâlığı «Ebe- di hakikatler» peşinde koşmasıdır. «Kudret İradesi» kitabının i ikinci cildinin, 19 uncu sahifesinden şu sözleri alıyorum: i PM. tp mi bi Mi PA lez m: JA m a «Ne espri, ne akıl, ne düşünce, ne şuur, ne ruh, ne irade, ne i hakikat vardır: Bunlar faydalı olmıyan vehimlerdir.» i Nietzche'nin ağzından Groethuysen, (Alman felsefesine : medhal kitabının muharriri) soruyor: | «Peki, filozofların hakikat dedikleri şey nedir? Nedir bu z hakikat ki her biri onu kendi sistemlerinin içine kapadıklarını iddia ederler ve gene de hepsinin gözünden kaçmıştır? «Nietzsche diyecek ki, filozofların çoğunda “olmıyan şey ii tarih duygusudur, nisbi duygusudur. Esas hataları buradadır. Her biri kat'iyi arıyor. Her biri cihanın oluşuna nihayet vere- cek, bilinmez nasıl daimi bir halin peşindedir. Dünyaya hitab | ederek, topu birden, şunu söyler gibidirler: Dur, ta ki senin ne gey ar a e a m yp ac ta