148 Her Ay Kimdi bu adam? Bir ölüm peygamberi mi, yoksa insan- ları şaşırtmaktan hoşlanan bir budala mı idi?.. Bu meşum kuşla ne diye bu gece karşılaşmıştım?.. Oturdu. Nargilesinin yere düşen marpucunu elimden şaşılacak bir sükünetle aldı ve gene o eski süküta gömüldü; sonra birdenbire tekrar ve çok tabii bir tarzda konuşmağa başladı. Erzurumdan yarın sabah gideceğini, şehirde canı sıkıl- dığını söyledi. — Biraz dolaşmalı; dedi. Sonra zelzeleye atladı, kendi - sine gelirken gördüğüm acayib manzaraları anlattım. İki ge- cedir, bu kahveden ayrılmadığı için bir şey bilmiyordu. Ben sözümü bitirince alay etti. — Demek ki şimdi bütün şehir bana benzedi... O halde muhakkak gitmeliyim. Ve sonra ayni çeviklikle birdenbire ayağa kalktı: — Allaha ısmarladık, efendi dedi, kusura bakma, coştuk. Hiç acele etmeden, arkasına bakmadan, yola koyuldu ve biraz sonra bahçenin güdük fidanlarının, gecenin alaca göl- gelerine karıştığı noktada kayboldu. Onu bir daha Erzurum- da göremedim, Nereye gittiğini kimse bilmiyordu, yalnız mu- hakkak olan birşey varsa, bu çılgın adam bana güzel bir ders vermişti. Acele acele evime döndüm ve derhal yatağa girdim. Bu ölümlü dünya uykusuz kalmağa değmezdi... Ahmed Hamdi TANPINAR