Her Ay kilere göre tasnif ederek cevap vereyim. İlk yazılarım çıkmaya başladığı zaman türkçe en büyük tereddüdünü geçiriyordu. Cenap Şahabettin için Arap ve Acem terkibini kırmak, teklif- siz konuştuğumuz bir adamı sağ veya sol tarafımıza almak gibi kelimelerin sadece yerini değiştirmekten ibaret, ehemmiyetsiz ve lüzumsuz bir gramer teşrifatıydı. Kendisi hâlâ türkçülerle, sade lisancılarla mücadeleye devam ediyordu. Kendilerine bir isim takmak zaruretinden dolayı «fecriati» denen grupa men- sup olanlar iki tarafa da iltihak etmemişlerdi: Haşim, Yakup Kadri, Falih Rıfkı, lisan olarak daha sade yazmakla beraber, yabancı terkiplere arada bir iltifat etmiyor değillerdi ve sade lisancıları kuru bulduklarını gizlemiyorlardı. Manaya ve muh- tevaya hiç bir şey kaybettirmeden türkçeyi Arap ve Acem kai- delerile bir çok kelimelerinden tasfiye etmek benim ilk lisan en- -dişem oldu. (Lisan diyorum, çünkü «dil» kelimesi fransızca lan- gage kelimesinin karşılığıdır; «lisan» diyerek ben langue mefhu- munu kasdediyorum.) Fecriaticilerin teda etmeye kıyamadıkları bir çok kelimeleri ve terkipleri ben cesaretle attım. Sade lisan- cılar (meselâ Ömer Seyfettin) hakikaten kuru idi; yazılarında fikir elemanına çok az tesadüf edildiği için diksiyoneri mah- dut ve kısa cümleli, yeknasak üslübu tiknefes bir adamın soluk alışı gibi rahatsız bir nahiv içinde kalmıştı. Yalnız duyguların ve sansasyonların ifadesi değil, bir kültür lisanı olmasını iste- diğim Türk edebiyatında sadelik tarftarlarının gayretlerine ben de elimden geldiği kadar mana ve muhteva katmaya çalıştım. (Bunun için, meselâ şu «muhteva» kelimesini kullanmakta hiç tereddüt etmiyorum.) «Edabiyatı cedide üslübundaki tekellüfü ve tasannuu fedaya taraftar olmakla beraber, onun bir reaksiyonu şeklinde, sade li- sancıların üslübunu kurutan sathilikten o kaçmak temayülleri içinde idim. Yirmi iki, yirmi üç yaşıma kadar yazdığım ilk hi- kâyelerde ve romanlarda bu temayülün çekirdekleri görülür. Sonraları bunu daha çok inkişaf ettirmeye çalıştım. Bugün li- sana ait kanaatlerim şunlardır: Fikir lisana feda edilemez. Medeni lisanlar arasında hiç biri pur — saf değildir. İhtilâtlar- dan korkmıyalım, Ancak öz türkçe ifadesi mümkün yerlerde yabancı kelimeleri kullanmak doğru olmaz. Bütün medeni dün-