98 Her Ay Bir tek tesellim var: Zannediyorum ki umumi harpte ya- ralanan büyük kıymetlerden biri de şiirdir. Kalbinden vurul- du. Fakat ölmedi,.hayır, ölmedi. Harpten sonra bir hezeyan devri geçirdi. Sayıklıyordu. Şuurunun mihverini şaşırdı. Cin- nete gülümsedi. Kâbuslar içinde idi. Her devirde şiir ölüm tehlikesi geçirir gibi olmuştur. V. Hugo, geçen asırda şiirin ölmediğini haykırıyordu. Leon -Paul Fargue'da bu gün haykırıyor: «Bir gazete, bir ziraat makinesi albümü, körler ve kalb hastaları için bir Larousse, bir mavi rehber, bir penbe rehber, bir orta tedrisat programı, bir ahçı kitabı, bir telefon rehberi, bir şarap listesi, bir pul albümü, bir bakkal defteri açıyorum, hepsinde şiirin öldüğünden bahsediliyor. «Halbuki şiir her zaman, en modern, en dinamik şey olma- ya devam etmiştir. Bizden evvel vardır ve bizi istikbale sürük- ler. Bütün kitaplar ve bütün okuyucular ölebilir; bütün züppe- ler, münekkitler ve münekkitlerin torunları, münevver taslak- ları çürüyebilir; şiir yine ölmiyecek. Ebedi olan şey yalnız o- dur. Bu kâinatten hiç bir şey kalmadığı zaman bile boşluğun şiiri doğacak: Son defa, kat'i olarak ve tek başına!» b Şiir ölmedi. Havada koşan elektrik dalgaları gibi kendisini nakledecek büyük bir kalb ve kafa dinamosu, büyük bir şair arıyor. Eminim ki bu şair bu gün yer yüzündedir. Fakat beşik- lerde mi? Mekteplerde mi? Sisli dağların ardında mı? Tavan aralarında mı? Bilmiyorum. Dünya ve asır şairsizdir, fakat her milletin kendine yete- cek kadar şairleri var. Belki bunlardan birinin dünya kürsü- süne çıkmasını milli kıskançlıklar istemiyor. Şiir «sınıf» ve «millet» ideallerinin dar çenberi içinde kaldı. Onu mücerret insana bağlıyan büyük sinir uyuştu. Fakat kopmadı, hayır, kopmadı. Çünkü ne sınıf, ne de mil- let, henüz insanı öldürebilmiş değildir ve ihtilâllerle harpler- de sınıflarla milletler mahvolabilir, fakat insan kalacaktır. Peyami SAFA