Her Ay ÇIKTİM ERİK DALINA Çıktım erik dalına andan yedim üzümü Bostan issi bakıyup der ne yersin kozumu Kerpiç koydum kazana poyraz ile kaynattum Nedir deyüp sorana bandım verdim özünü İplik verdim çulhaya sarup yumak elmemiş Becit becit ısmarlar gelsin alsun bezini Bir serçenin kanadın kırk kağnıya yüklettüm Kırk çift dahi çekmedi şöyle kaldı yazılı Bir sinek bir kartalı salladı vurdu yere Yalan değül gerçektir ben de gördüm tozunu Bir küt ile güleştüm elsiz ayağum aldı Güleşüp basamadım göyündürdü özümü Kaj dağından bir taşı söyle attılar bana Öylelik yola düştü bozayazdı yüzümü Balık kavağa çıkmış zift turşusu yemeğe Leylek koduk doğurmuş bak a şunun sözünü Gözsüze el eyledüm sağır sözüm anladı Dilsiz çağırup söyler dilimdeki sözümü Bir öküz boğazladum kakladum serekodum Öküz issi geldi eydür boğazladın kasımı Anda da kurtulmadum nedesimi bilemedüm Bir çerçi geldi eydür kani aldın gözğümü Gördüm kaplumbağayı yanın seğirdüpdür gider Sordum kanda gidersin Kayseri'ye azimi 1*1 Yunüs bir söz söylemiş hiç bir söze benzemez Münafıklar elinden örttü mâna yüzünü Çıktım erik dalına andan yedim üzümü Bostan issi bakıyup der ne yersin kozumu Bu beytten murad olur ki her amel şecerinin bir türlü se- meresi ve yemişi olur. Ve zâhirde her meyvenin bir mahsus şeceri olduğu gibi kezalik her ilmin bir mahsus âleti vardır, anın ile hasıl olur. Meselâ ilmi zâhirin husulüne âlet lügat ve sarf ve nahiv ve âdâp ve mantık ve meani ve hikmet ve hey'et ve kelâm ve hadis ve usul ve fıkıh ve tefsirdir. Ve ilmi bâtının husulüne âlet evvelâ hulüsu dâim ve mürşidi kâmil nefesi ile zikir ber devam ve kılleti taam ve kılleti kelâm ve kılleti menan (*l Bu mısralar Niyazii Mısri'nin tenkidinde yoktur