Edebiyat ve Sanat 147 ğım kanaati var, Daha samimi olayım ister misiniz? Bu yaşa- dığım hayat o kadar benim değil ki her hangi bir saatimde bi- risi gelip de bana (haydi kalk, sıran geldi, kendi kendin ol!) diye bağırsa sanki böyle bir şey mümkünmüş gibi inanıp koşa- cağım. Bu his bende o kadar kuvvetli... Her hangi bir kala- balıkta kendimden başka herkes olmağa razıyım. Ah, bir elbise değişir gibi hüviyetini değiştirebilmek. Lâalettâyinin içinde kaybolmak, bir avuç kum içinde bir kum tanesi olmak ve böy- le olduğunu dahi bilmemek. Ne bileyim, bir maske, bir nume- ro, bir sicil varakası, bir manivelâ, bir çark, bir düğme, her şey olmak, yalnız... Felâketim şu ki ben zaman zaman kendini bulan adamım. Niçin gülüyorsunuz? Beni bir budala zannetmeyiniz, bu gülü- şünüzden sizin bu azabı tanımadığınız anlaşılıyor. Kendi ken- dini bulmak... Bu hakikaten korkunç bir şeydir, fakat ayni za- manda güzel ve şayanı dikkat bir eğlence de olabilir. Bir sar- hoş tasavvur ediniz ki kadeh elinde ve sofra başında birdenbi- re uyanıyor, kendisini ve etrafını görüyor, eşya ile, zamanla kendi arasındaki alâkanın istihzasını seçiyor, bu betbahtı zan- netmem ki bir daha kolay kolay kendinden geçirebilesiniz, el- veda alkolün unutturucu cenneti... Bu uyanıs, şüphesiz ancak bir dakika veya bir saniye için olabilir, fakat bu saniye, bir u- çurum başında birdenbire gözleri açılan bir adamın ürperme- sile doludur. Bakınız bu ilk önce nasıl oldu? Daha henüz çocuğumuz öl- memişti, bir kış gecesi karım ve çocuklarımla beraber oturu- yorduk. Ben yazı yazıyorum, oğlum ayaklarımın dibinde oynu- yor, karım biraz ötede zannedersem bir şey örüyordu. Küçük kızım onun dizlerine abanmış, elinin hareketlerile beraber gi- dip gelmeğe çalışıyordu. Odamız sıcak ve sakindi. Bu aile ve ev dediğimiz acayip kuruluşun o cins anlarından biri idi ki dı- şarıdan aydınlık ve buğulu penceremize, odanın içinde arasıra gidip gelen gölgelerimize bakan her hangi bir yolcuya ufak bir kıskançlık hissi verebilir ve boş geçmiş ömrü için onu acı dü- şüncelere daldırabilirdi. Nasıl oldu ben de bilmiyorum, birdenbire olduğum yerde çok uzun bir uykudan uyanmış gibi doğruldum ve etrafıma şaş-