an Edebiyat ve Sanat 105 tanıştıktan sonra ondan bir çok şey öğrendim. Fransızcayı öğ- rendikten sonra bir çok İransız şairlerinden ve rusçayı öğren- dikten sonra de bir çok Rus şairlerinden bir çok şey öğrendim. Bunların arasında Mayakofski de vardır. Harp sonrası edebiya- tında dil bakımından hâkim olan cereyanın en güzel örnekle- rini Mayakofski'de okudum. Bir aralık bir iki yazımda Maya- kofski'nin değil umumiyetle «fütürism'in tesiri altına düştüm. Fakat bu «fütüristlik» devrim çok çabuk geçti. Bu gün beni verim bakımından Mayakofski'yi taklit etmek- le itham edenler Mayakofski'yi aslından okumamış onu tetkik etmemiş olanlardır. Çünkü Mayakofski'yi aslından okumuş ol- salardı «müstezatlı Rus «aruzunu» görürlerdi ve bu büyük şa- iri tetkik etselerdi onun «ferdiyetçiliğini» anlarlardı. — Şiirlerinin onları nesirden ayıran muayyen ölçüleri, şe- killeri var mi? — Yazılarımda umumiyetle, topyekün muayyen «ölçü» ve muayyen «şekil» yok. Fakat ölçü ve şekil var. Hem de bana gö- re, tecrübelerime göre; umumiyetle, önceden tesbit edilmiş muhtelif hece ve aruz vezinlerinin yahut bunların müstezatlı tarzlarının ölçü ve şekillerinden daha ince hesap edilmesi, da- ha ustalıkla kullanılması lâzım gelen bazan bir lâstik gibi uza- yıp kısalması kolay, bazan demir bir çenber gibi mahdut ölçü ve şekiller... Ne hece vezni, ne aruz, hem «hece vezni» hem «aruz», hem de onlardan başka bir şey, hem de bunların hepsi- nin âmâli erbaa ile değil müsellesatı kereviye ile birleşmele- rinin meydana getirdiği sentetik netice, Hem melodi, hem ar- moni, Hem kafiye, hem kafiyesizlik, hem «mısraı berceste», hem «kül». Hem solo keman hem orkestra, yani bütün bu mür- rekkepliği ve bütün hareketile, mazisi, hâli ve istikbali ile re- aliteyi ve o realite içindeki faal insanı «iç» ve «dış» âleminde aksettirmesi lâzım gelen şiire uygun dinamik şekil ve ölçüler. «Bütün bu söylediklerin bir sürü mücerret lâf» diyecekler... «Senden ölçü ve şakil sorduk; 6 - 5, 7 - 7, failâtün fâilâtün, gibi hudutları çizilmiş çerçevelerin var mı, dedik.» diyecekler... Öy- le ise, bende onlar yok... Fakat ben onlardan daha mürekkep, daha yüksek bir şekle bir ölçüye, hareket ve değişme halinde-