e Her Ay olup kelimelerin ve fikirlerin durdukları yerde başlar. Musiki daima heyecan ifade edecektir. Çünkü fikirler nisbeten pek de- rin ve ciddi olmakla beraber daima hissiyata kapılmasına müs- aittir. Kâinatta en mukaddes bir insanın ruhudur. Bütün ilim- ler bizi bu deruni hilkatin, görünmiyen kâinatın kapı eşiğine götürür; kapıyı aralık eder ve içini gösterir. Bütün sanatlar ka- pıdan girip vestiyole giderler. Musiki bizi elimizden tutarak cesaretle içeri sokar ve arkamızdan kapıyı kapar». Musiki hakikaten esrarengiz bir hadisedir. Tonlar, gürül- tüler, ritimler, zaman kıymetleri, riyazi nisbetler ve hatta sü kütlar, hâsılı hepsi hava tazyikindeki değişikliklerle kulağa nakledilir. Bu kadar basit fiiller o derin heyecanları hasıl eder, Bir müzisyen musiki' tekniği itibarile mahir olmalı ve her şeyin fevkinde olarak bir artist olmalı, Bu müktesebata bir de ilham eklenirse müzisyenin büyük bir sanatkâr olması şartları ta- hakkuk etmiş demektir, Fakat yaratıcı bir müzisyen sanatının metod ve malzemelerinin ilmini de bilirse daha kuvvetli bir üstat olmaz mı? Bu üstat kullandığı malzeme mürekkeplerinin mahiyeti ve hasıl ettikleri tesirleri iyi bilirse ses renklerini da- ha iyi karıştırmaz mı? Gerçi musiki ilmi, natamam inkişafın- dan dolayı, sanat üzerine hakkıyle tesir icra etmemişse de bir gün bu noktanın takdir edileceği ve ilmin yardımına koşulaca- gı muhakkaktır. Bu suretle yaratıcı sanatkâr bilgisinin tam olmasından do- layı kullandığı mihaniki vasıtaları iyice idaresi altına alabile- ceği gibi bu kompozitörlerin yazdığı parçaları çalan sanatkâr da, şayanı hayret olduğu kadar mufassal olan bu musiki parça- sının fiziki medlülünü anlamakla memnun olacaktır. Musiki itibarile terbiye edilmemiş, ilim bakımından ileri gitmemiş olan bir dinleyicinin musikiyi sevmesi sırf hislerine bir pay çıkar- mak içindir. Bu zevk hissine bir de kompozitörün maksatlarına ait anlayış, kulağın aldığı fiziki tesirlerin manasını kavrayışı da ilâve edilirse o zaman musiki hakiki bir haz menbaı olur. Heyecanlarımızı musiki kadar tatmin eden bir sanat bulunma- dığı gibi bize bu nimeti idrak ettiren kulaklarımıza da minnet hislerile bağlı olmalıyız. Profesör Salih MURAD