106 Her Ay ki muhtevaya uygun bir hareket ve değişme halindeki çerçe- velere ulaşmak istiyorum. Benden evvelki hececilerden edebi teknik telâkki itiba- rile bu suretle ayrılıyorum. Fakat benden evvelki hececilerle bir müşterek tarafım var gibi geliyor. Onlarda da bende de ışık ve vuzuh daima.ön plânda gelmiştir. — Sanat hakkındaki telâkki?. — Sanat hakkındaki telâkki denince akla ilk önce şu sual gelir: «Sanat sanat için midir, sanat muayyen bir gaye için mi?» Bence bu sual ters sorulmuştur. Sorulacak sual şöyle olma- lıdır: «En geniş manasile hangi sosyal şartlar dahilinde ve bu sosyal şertların hangi sınıfi, ferdi, ruhi tezahürlerinde sanat sanat içindir iddiası ortaya atılır ve sanatkâr bu iddianın peşinde koşar? Ve hangi sosyal, sınıfi, ferdi, ruhi şartlar ve se- beplerle sanatkâr, «sanat gaye için» bayrağını çeker?.« Sosyal muhitiyle, sosyal sınıfıyla tezat içine düşen sanatkârda sanat sanat içindir noktai nazarına rastlarız. Aksi takdirde sanat ga- ye içindir, cemiyet içindir görüşü ileri atılır. Ben kendi sosyal sınıfi muhitimle tezat halinde değilim. Bundan dolayı da sanat sanat için değildir!» diyorum. Bence «sanat sanat için değildir» demek, sanatın kadrini azaltmak demek değildir. Bilâkis sanatı cemiyet içinde aktif bir müessese olarak anlamak, sanatkârı «insan ruhlarının mühendisi» olarak görmek demektir... — Eserlerinde yapmak isteyip de yapamadığın taraflar? — Şiirde mürekkep, diyalektik realizme ulaşmak istiyo- rum. Zola ve Balzak, ilk bakışta bu iki romancı realisttirler, Fa- kat hakikatte Zola'nın realizmi tek taraflıdır, buna karşılık Bal- zak'ın realizmi çok taraflı, realiteyi bütün mürekkepliği mazi, hal, istikbal unsurlarile ve hareket halinde veren bir realizm- dir. Ben şiirde işte böyle bir realizme; onun şiire tatbiki bakı- mından; ulaşmak istiyorum. Fakat hâlâ ulaşamadım. Bir çok yazılarımın realizmi tek taraflıdır. Bundan dolayı da çok defa fazla haykıran bir «propaganda» edasını taşıyorlar, Bu hatamı anladım. Yeni verimlerimde bu hataya bir daha düşmiyeceğim.