Tenkit ABDÜLHAK HÂMİT Yazan: Ahmed HAMDİ Abdülhak Hâmit hakkında ilk hatıra gelen düşünce onun sanatkârlar ve bilhassa şairler arasında pek az tesadüf edilecek derecede talihli bir adam olmasıdır. Ölümüne kadar bütün ha- yatına yol gösteren hep ayni mes'ut yıldızdır. Hiç bir zaman i- dealle hakikatin çıplak ve haşin yüzü arasında kalan büyük betbahtların ıztırabını tatmadı. Onun için, eserinde insani za- atların yokluğu ilk göze çarpan eksikliktir. Kibar ve zengin, devrin ve talihin cilvelerini gayet iyi bi- en bir aile içinde doğdu ve doğar doğmaz bütün bir ananeyi beşiğinin ucunda küçük hediyesini takdim için elpençe divan buldu ve hayatının bütün istasyonları bir talih istiaresine ben- ziyen kelimeler oldu: yalı, rütbe, mansıp, sefirlik, âyân azalığı ve saire... Acemceyi öğrenmesi lâzım geldiği .zaman babası İra- na sefir olur, fransızcayı Pariste, ingilizceyi Londrada ilerle- tir... Sanatı da aşağı yukarı ayni talihi takip eder: Eskinin mu- kavemeti onu pek az karşıladı. Dostları bir İlâh yavrusu gibi şımarttılar, Kendinden sonra gelenlerin ilk işi, dehâsını teslim oldu. Hemen her 'nesilde istidatsız ve zevksiz bir veya bir kaç nâsir şöhretinin arabasına kendi kendine gelip koşuldu. Velüt ve mes'ut ilhamı onu tasavvurla ibdaın arasında o korkunç ce- hennemde bir an bile bırakmadı. Beyaz sahifenin karşısında