Siyaset ve İktisadiyat 7 ler. Maksadları dünya yüzündeki umumi çarpışmada Berlin ve Romaya destek olmak değildi. İtalyanın koynunda hem Berli- ne karşı bir siper aradılar, hem de bu meyanda cihan barbinde- ki haksızlıkları tamir etmek, muahedeleri tadil ettirerek kay- bettiklerini kısmen olsun kurtarmak mümkün olacağını zannet- tiler. Günün birinde İtalya Balkan devletlerile yol beraberliği yapmayı daha kârlı gördü. Avusturya ve Macaristan da kendi- lerini düşünen olmadığını, ancak başka emellere âlet diye kul- lanılmak istediklerini fark ettiler, başlarının çaresini aramağa başladılar. Diğer taraftan Yugoslavya gibi İtalya ile anlaşmalar yapan milletlerin mevzii bir alışverişten fazlasını hatıra bile getir- medikleri, hiç bir zaman mihvere âlet olmıyacakları anlaşıldı. Yumruk tarafı, bir düzüye geri çekilirken, sulh cephesi bu- nun aksi olarak çok kuvvetlendi. İngiltere tam manasile emni- yet edilir bir sulh âmili sıfatile bütün dünyanın sevgisini üze- rine topladı. Hiç kimsenin rekabet edemiyeceği bir ölçüde bir silâhlanma hareketine sırf dünyanın sulhünü ve âsayişini ko- rumak maksadile atıldı. Fransa ile çoktanberi ilk defa olarak tam bir hedef ve yürüyüş beraberliğine vardı. Lavallerin Ha- bes hareketi sırasında sulh hareketini sarsan ve hezimete uğra- tan tereddütlü siyasetinden eser kalmadı. Soviyet Rusyası, İs- kandinavya ile Oslo grupundaki diğer bitaraf devletler, Belçika, İsviçre, Küçük İtilâf ve Balkanlar, orta şark devletleri, Çin ayni cephededir. Avrupa işlerine karışmamak fikrinde ısrarına rağmen Amerika âlemi de, iktisadi yollardan bu tarafla cephe birliği yapmağa hazırlanıyor. Sulh fikrinin davayı kazanmasına ve dünyanın âsayişli ve emniyetli bir yer haline gelmesine en çok sevinecek memleket, Türkiyedir, Bu netice karşısında iftihar duymak da hakkımız- dır, Çünkü Türkiye Avrupa ile Asya arasındaki en mühim ge- çit sahalarında emhiyet ve istikrar kurmasaydı ve etrafında tam bir dostluk ve ahenk havası yaratmasaydı sulh cereyanı en mühim bir istinad noktasından mahrum kalır ve muhakkak bir karanlığa doğru yüdüyüşüne devam ederdi. Ahmed Emin YALMAN