76 Her Ay afet bulunmamıştı, Yerliler, dini usullerine göre bir dua ettik- ten sonra, dairenin muhitini teşkil eden taşlar üzerinde, sonra, bu ateş gibi kızmış taşların üstüne atılan yaprakların ve otla- rım üzerinde, birbirinin peşi sıra, âheste adımlarla yürümüş- lerdi. Bu yürüyüşten sonra, yerliler, müteheyyiç görünüyorlar- dı ve elleri titriyordu. Tecrübeyi müteakip yapılan muayenede, tabanların altın- da ince bir kül tabakası biriktiği görüldü. Bu kabaka kazınınca, deri üzerinde, hiç bir kabarcık, hiç bir kızartı, hiç bir iltihap bulunmamıştı. Halbuki, taban derileri, iğne batırılsa duyacak kadar hassasiyet gösteriyordı. Ateşe karşı bu muafiyeti izah etmeğe imkân yoktu. Dok- torlardan bazısı, bunu, sıcağa ve acıya karşı tedricen alıştırıl- mış olmakla izah ettiler. Ancak, bu tedrici alışma, yalnız ayak tabanlarına münhasırdı; zira, yerliler, kızınmış taşlara ellerile dokunmaktan yahut bunların üzerine oturmaktan katiyen çe- kiniyorlardı. Bir takım doktorlar ise, bazı Hint fâkirlerinde ve Tunus yerlilerinde görüldüğü gibi, ıztırabı azaltan dini vecid ve istiğ- rak halinin mevcudiyetine hükmetmişlerdi. Fakat, deride ka- barcık, kızartı gibi yanık âsarı görülmemesi nedendi? Son zamanlarda, İngilterede ilk defa olarak, Hüda Neceş isminde Keşmirli bir İslâm fâkir tarafından, bir ateş tecrübesi yapılmıştır. Tecrübeyi tertip eden M. Harry Price, içelerinde üniversite profesörlerinin de dahil bulunduğu bir kaç doktoru davet etmişti, Tecrübe Carshalton'da yapılacaktı. Orada, her biri takriben dört metre uzunluğunda, bir buçuk metre geniş- liğinde ve yirmi santimetre derinliğinde iki hendek kazıldı. Yedi ton meşe kökü, bir ton çalı, bir miktar ağaç kömürü ve altmış litre parafinle muazzam bir ateş yakıldı. Bu ateş sekiz saat müddetle yandıktan sonra, en üst kısmını teşkil eden kö- mürün 850 derecelik harareti üzerinde tecrübe başladı. Fâkir Hüda Neceş, çıplak ayakla bu hendeklerin boyunca iki defa yürüdü. Bu yürüyüşler esnasında, fâkirin tabanları alev alev yanan ateşle her adımda takriben iki saniye temas halinde bulunuyordu. Si-Mary hastanesi cerrahi dairesi müdürü profesör Pannet, her yürüyüşten evvel ve sonra, Hintlinin ayaklarını muayene