Her Ay lı tasvirler, tabiat fevkinde resimlerle süslemiyorlar mı? Şairlerin yalanlarını ne zevkle dinliyoruz, aman sakın ha!.. Yalanı ortadan kaldırmağa, doğruyu araştırmıya kalkışma- yınız. Bunu yapsa yapsa, ya cür'etkârın biri dekadanca bir merak sevkiyle yapar, veya bu iş birtakım mütefekkirlerin mücrimce bir küstahlıkları eseri olur. Bu kabil bir teşebbüs insanın ahlâki mahiyetine ve cemiyetin nizamına bir suikast demektir. Bu akvamın aşk ve sevgilerine olduğu kadar fa- ziletlerine de hakaret olur; hattâ bu hastalığın terakkisi meş'um neticeler verir ve her şeyi harap eder ha!... Hele çok şükür ki bu kabil hareketler pek az ve pek ağırdır; ve böyle olduğundan hakikat yalana pek cüz'i zarar verir. — Amma, herhalde siz burada ilmi hakikatleri kasdet- miyorsunuz. Çünkü onlardaki terakki çabuktur, ve onlara karşı konulamaz ve bu hareketler hayır vericidir. — Maalesef nas içine sokulan ilmi hakikatler âdetâ bir bataklığa batıyor gibi oluyor ve orada boğuluyor ve meydana çıkamıyorlar, ve halkın dalâletlerini ve batıl itikatlarını mahvedemiyorlar, sizin ve benim üzerimde hâkim bir kud- ret gösteren Laboratuar hakikatleri halk yığınlarına bir tesir yapamıyor, buna bir misal kâfidir: Galilâe ve Coper- nie sistemlerinin Hıristiyan fiziği ile telifi imkânsızdır, hal- buki bu sistemler gözümüzün önünde dünyanın her tara- fındaki iptidai mekteplere girmiştir. Bu sistemler giderme- leri, izale etmeleri lâzımgelen akait telâkkilerni hiç de de- giştiremiyorlar. Artık şurası muhakkak ki âlemin tekevvü- nü hakkında Laplace'ın ortaya koyduğu fikirler, eski Ya- hudi - Hıristiyan âleminin, varlığının tekevvünü hakkında- ki bilgilerini çocuk oyuncağına döndürmüştür. Maahazâ Laplace nazariyeleri bir asra yakın bir zamandanberidir, tekevvün hakkında Hıristiyan kitaplarında yazılı Yahudi ve Goldani hikâyelerinin insanlar nezdindeki kıymetlerinden hiçbir şey kaybettirmiyor ve hâlâ o masallar açıkça teşhir olunup duruyor. Velhasıl ilim dine zarar veremedi ve din merasiminin