Ziraat ve sanayi memleketleri ÖMER CELÂL SARÇ Maliye ve İstatistik Profesörü Cihandaki memleketler arasında, umumi harpten sonra bir az şiddetini kaybetmiş olmakla beraber hâlâ devam eden bir ikilik ve ekonomik bünye tezadı görüyoruz. Fransa, Amerika gibi bazı mütevassıt tipte ülkelerden vazgeçilecek olursa, bütün ulusal ekonomiler, istihsal yapıları bariz fark- lar gösteren iki gruba, ziraat ve sanayi memleketleri ismini verdiğimiz tiplere ayrılmış bulunmaktadır. Bu iki tip memleketin vasıfları ve hususiyetleri malüm- dur. Ziraat memleketlerinin arazisi nüfusuna nisbetle ge- niştir. Milli istihsal kuvvetleri başlıca ziraata yatırılmıştır. Sanayi inkişaf etmemiştir: küçük sanayi mevcutsa da, büyük endüstri hiç yok gibidir. İhracat hemen münhasıran toprak mahsullerinden, ithalât, sanayi mamülâtından müteşekkil- dir. Sanayi memleketlerinde ise nüfus kasafeti yüksektir. Nüfusun kısmı azâmi sanayi ile meşgul ve milli istihsalin a- gırlık merkezi bu şubededir. Ziraatin hasılatı nüfusu bes- lemeğe kâfi değildir. Bundan dolayı bu ülkelerin ihracatı, bilhassa sınai mamülâttan, ithalâttan, ithalâtı ise zirai mad- delerden müteşekkildir. İşte zamanımızda milli iş gücü ve kapital, bütün istihsal şubeleri arasında mütevazin bir surette ve mütesaviyen inki- sam edeceğine ya Ziraatta yahut ta sanayide tekâsüf etmiş bulunmaktadır. Bunun neticesi olarak, memleketler arasın- da, köy ve şehir münasebetleri tarzında rabıtalar hasıl ol- muştur: Şehir nasıl yalnız sanayi ve ticaretle meşgul oluyor ve gıda ihtiyacını, masnuat ve hizmetlerini satmak suretiyle