rüzel- yara- ariyle dür. tir, sünüz yalnız r var- 'aları, ir: (lerin- arari- tikleri gibi - > “yal- IşİIrIr- ii ena- anbire ta sa- ir bu- 17 EL ları i- 'aklar- Edebiyat ve Sanat 69 “Neşideler uçuşan üşinayi seyyalim, “Deniz, o sairi firüze ruhu müphem İçi “Bütün sevahile her şeb mükedder ve bâki “Okur sabaha kadar bir tahayyülü muzlüm.., Bu uçsuz bucaksız mavilik Edebiyatı Cedide şiirine hâ- kim olan “Vefa--Hile,, tezadının en kuvvetli sembolüdür. Onun karşısında coşan şair artık kendi kendini denizleşmiş, denizi şairleşmiş, - ve âdeta uzun saçlı, soluk benizli hazin bir cedide şairi kılığında - görür: Deniz, Bay Celâl Sahir'in aziz ve oynak ahpabıdır. (“Âşinayi seyyal,,). Deniz, Bay Celâl Sahirin aziz ve oynak ahbabıdır. kübud,,). Deniz, tabiati Bay Celâl Sahir gibi “Sabaha kadar,, gözüne uyku girmiyen bir “Sahir,, dir. Hattâ deniz, gene Bay Celâl Sahir gibi “Gök ruhlu,, “müphem,, bir şairdir. Ve deniz, Edebiyatı Cedideciden kıl kadar farklı olmı- yarak, kıyılara karanlık kuruntularını (“müzlim tahayyül,, - lerini) okumakla meşguldür; yani kederle ağlar. Kıyaslarımıza istediğiniz kadar devam edebiliriz: Şairin gözü: Denizi ancak gece (“Her seb,,) görür. (gündüz deniz olamaz!) Şairin kulağı: Denizden ancak tasa dolu nameler (“E- lemi meşhun neşideler,,) işitir. (Neşeli çağıltı olamaz!) Artık, dertli şair - bağlasalar - durur mu? Onun da âdeta yüreği ağzına gelir, “Ve bazı da,, sihirli tabiat ayna- snda görüyorum sandığı ilhamlarının “derinliğine,, - hep isterik kadınlar gibi - içli ve sessizce ağlar: sicim Med ul öp ri DeLi lebriz “Olur ve bazı da kalbimle ağlarım sessiz “Bu mülhematı tabiiyenin derinliğine..,, Bu hasta hali mi diyeceksiniz? Hayır. Bilâkis, Edebiyatı Cedidenin en “normal,, hali budur.