mıyan iktifa min e- n mu- 'İ gÖS- azı â- r alâ- iyetçi- ndaki enzer- evvel- e ede- tlerile ıyabil- umu- ıemle- mem- cağını Iduğu yrı ve »virde üellif, bulan luyor, mak- e, TO- © SÖY- karie . İtal- ni şe- s, hiç ri ga- arını, z mi? in u- İduğu Edebiyat ve Sanat öl şüpheyi, gene bazı âlimlerin umumi edebiyata ait izahlar- da işaret ettikleri tamim hatalarını biran varit görerek, bu meselelerin öyle gelişigüzel vazedilmediğini, bu vazi ve i- zahların da bazı kaideleri bulunduğunu gösterelim, Umumi edebiyat tetkiklerinde en mühim nokta < bü- tün ilmi tetkiklerde daima olduğu gibi - tetkik edilmesi is- tenen meselenin iyice tayin edilmesidir. Bunun için de, ha- kiki bir vahdet teşkil eden beynelmilel bir tesiri, edebi bir cereyanı iyice tesbit etmek lâzımdır. Büyük bir muharririn ismi, etrafında birbirinden çok farklı birçok meseleleri top- lıyabilir. Faraza, İbsen eserlerinin bugünkü Avrupa ve A- merika tiyatro ve edebiyatı üzerinde yaptığı tesirleri tetkik mevzuubahsolunca, Norveçli sanatkârın veya onu takilt e- denlerin eserlerini ciddi bir tenkitle tesbit etmek, tetkik e- dilecek meselenin ancak harici ve en basit kısmını teşkil e- der. Zola ve Avrupada Natüralist romanının tetkiki arzu e- dildiği takdirde de vaziyet aynidir. Eğer, Tolstoi'un roman- larından doğan cereyanı tenvir etmek mevzu olursa, sanat- kârda İncil sevgisini, rustai ve tabiatile beraber yaşanan ha- yatın methini, basit ve safdil insanlara karşı muhabbeti, bü- yük romancı üzerinde güzel sanatların yaptığı tesiri birbirin- den sarih bir surette ayırarak tetkik etmek icap eder. Tetkik edilecek meseleyi iyice tayin ettikten sonra, bu meselenin içinde yaşadığı devri de tesbit etmek lâzımdır. Bazı ahvalde - biraz evvel zikrettiğimiz misallerde olduğu gibi - noktai hareket, bizzat mevzu tarafından evvelden ta- yin edilmiş bulunur. Bazan da, aksine, bu tayin hayli güç olur, ve bu tayin için mesaiyi yapanın alacağı vaziyet, kıs- men elde edilecek neticelerin kıymetine tâbi bulunur. Azi- met noktasına gelince, ekseriya onu vuzuhla evvelden bil- mek mümkün olmaz. Ekseriya, beynelmilel edebi cereyan- ların, şiir, tiyatro veya roman edebi nevilerini besledikten sonra, başlangıçtaki alâkalarını kaybeder, veya daha yeni ve daha kuvvetli diğer cereyanlar içinde erirler. Çok canlı ve çok umumi bir alâka doğuran Werther tarzındaki roman- 6