102 Her Ay romantizmi birleştiren'Alman edebiyatı, kuvvetli bir psiko- loji malzemesile, en kuvvetli mümessillerini bizzat Alman- yada Thomas Mann (1) ve Heinrich Mann, Gerhard Hauptmann, Jakob Wassermann, Almanya haricinde Stefan Zweig (2) gibi muharrirler de bularak, son günlere kadar devam etti. Tefekkür am'anesinde olduğu gibi, edebi. an'a- nede Descarte'tan Ziyade, Hegel'e ve Nietzsehe'ye bağlı kalan Alman edebiyatında, milli temayüllerin romantizmi daima beslediği görüür. Fakat, Alman edebi faaliyetinin en şayanı dikkat saf- hasını, Hitler'le beraber mevkii iktidara gelen National - Socialiste rejimin ileri sürdüğü iddialar etrafında doğmağa başlıyan tek cepheli cereyan teşkil eder. Bu rejim mevkii iktidara gelir gelmez, işe evvelâ bazı kitapları yakmak, son- ra da birçok - milliyeti Alman olmıyan - muharrirleri hu- dut haricine çıkarmakla başladı. Alman edebiyatının Thomas Mann gibi mühim simaları memleketi terketmeğe mecbur kaldılar, hattâ rejim bunları milliyetlerinden bile iskat et- ti. Eserleri okumaktan menedildi. Umumiyetle, aslen Yahu- Yalnız, rejimle anlaşabilen eserler hayatlarına devam et- mektedirler. National - Socialiste rejimin müdirleri, Goebels, Ro- senberg ve Hitler, yeni rejimin temayüllerine uygun bir €- debiyatın lüzumunu ısrarla kabul ettirdiler: Hattâ Goebels bir nutkunda, bu edebiyatın kökünü Voelkiseh'den âl- dığını söylemişti. Bu kelimeyi bazıları Raciste - ırkçı telâk- ki diye tercüme etmişlerdir. Halbuki Volk (Halk) kelime- sinden gelen bu tabir halka, onun karakterine, an'anelerine, (1) Thomas Mann'ın, psikolojik romanlarının en mühimmi olan “Wenedikte ölüm,, ü.,, Cahit Sıtkı Tarancı tarafından tercüme ve “Kül- tür Haftası, mecmuasında tefrika edilmişti. . Maalesef tamamlanmış değildir. (2) Bu muharririn “Meçhul bir kadının mektubu,, adlı hikâyesi türkçeye adapte edilmiş, ve İbrahim Hilmi kütüphanesi tarafından neş- redilmiştir.