8 Her Ay köyden temin ediyorsa, sanayi memleketleri de, aşağı yu- karı ayni tarzda, yiyecek, içecek ve ham madde ihtiyaçları- nı, imâl ettikleri mamülâtı ziraat memleketlerinin toprak mahsulleri ile mübadele etmek suretiyle tedarik etmektedir- ler. Başka bir ifade ile: Ziraat ve sanayi arasındaki iş bö- lümü memleketlerin içine münhasır olmaktan çıkmış, ülke- lerin sınırlarını aşmış ve arsıulusal bir mahiyet almıştır. Bu ikilik ancak 19 uncu asırda doğmuş olan yeni bir hâdisedir. Daha bundan 100 - 150 yıl evvel, kendilerini he- men münhasıran sanayie vermiş olan ve gıda ihtiyacını ha- riçten tedarik eden memleketler yoktu. O zamanın şartları içinde bu biçim memleketleri tasavvur etmek mümkün dahi değildi. Her memleketin, kendisini besliyebilecek bir zira- ata malik olması, mevcudiyetinin en tabii şartını teşkil edi- yordu. İstisna olarak hatıra, Hansa şehirleri gibi müstakil şehirler gelebilir. Filhakika bunlar vaziyetleri icabı olarak daima zirai maddeler ithal etmek mecburiyetinde bulunmuş- lardır. Fakat müstakil de olsalar ve hukuki ve siyasal ba- kımdan birer devletçiliği andırsalar dahi, bu teşekküllerin e- sasta gene şehir olduğu ve memleket addedilmiyeceği açık- tır. Bunlardan vazgeçecek olursak, eskiden, kaide olarak bü- tün memleketlerin, hem ziraati hem de kendilerine göre bir sanayii vardı. Gerçi sanayi her memlekette ayni derecede in- kişaf etmiş değildi. Meselâ 18 inci asırda Rusyanın, Lehista- nın sanayii, hırfetin eski bir maziye malik bulunduğu Çinin, Hindistan'ın, Türkiye'nin, veya İngilterenin sanayii seviyesin- de olmayıp bunlardan çok geri bulunuyor ve sanayii geri o- lan memleketler tercihan mamul ithal ediyorlardı. Bu cümle- den olmak üzere Rusya'nın Büyük Petro zamanında, İngil- tere'den ithal ettiği eşyanın, bilhassa, pamuklu, yünlü, ipek- li mensucat, işlenmiş altın ve gümüş, kâğıt gibi mamullerden terekküp etmekte olduğunu görüyoruz. Fakat nakliye ücret- lerinin ve dolayısile ecnebi malların fiyatlarının yüksekliği yüzünden, bu ithalât çok mahdut bulunuyor, yalnız zengin sınıfların lüks ihtiyaçlarını karşılıyabiliyor ve halkın muh- ne ra tâ ra ol de bi re