68 Her Ay hakiki manasile normal bir tabiat aramayın. Tekmil güzel- liği çirkinliği, bereketi, çoraklığı, uysallığı, azgınlığı, yara- tışı yokedişi, muazzam kudretleri ve kahhar kanunlariyle bütün bir tabiat, Edebiyatı Cedide için bir arzı meçhul'dür. Tabiat onların gözünde buhar olup uçmuş, hayalleşmiştir. Kazara yolumuz bu hayal ülkesine düşerse görürsünüz ki, orada hemen hemen: Yalnız gurup, yalnız gece, yalnız sonbahar, yalnız kış, yalnız kar, tipi ve yağmur, çamur var- dır. Koskoca tabiatin bu manzaralar dışındaki parçaları, öteki mevsimleri, başka hâdiseleri.. sanki kalmamıştır. Ve, güzelim, apaydınlık yüce tabiati hasta benliklerin- den ibaret gören, ruhlarının zifiri boyasiyle kâinatı karart- mağa kalkışan Edebiyatı Cedide şairleri, Kuruntu ettikleri yapma bir tabiat karşısında - evvelce gördüğümüz gibi - ya denize dalıp “dalga geçer,, ler, yahut göğe bakıp “yıl- dızlara arzuhal,, yazarlar. Bu şairler, kendi iç tabiatlerini dış tabiatle karıştırır- lar. Objektif kâinatı kendi subjektivizmlerinden kendi ena- iyetlerinden ibaret sanırlar. Tabiati; kendi Bahsi sukutu hayale uğrar gibi birdenbire tabiatiyle ka- kesmiş olmamak için, sözü azıcık ta sa- rıştırma : hiplerine bırakalım: Tabiatin karşısında Gelâl Sahir “Uzakta Maltepenin bir buhari eflâtım “İçinde giryeli bir iptisamı sdkinle “Güler Cibali... — Başta tabiat, Eflâtun (yani:hayal!) renginde bir bu- har içine gömülüdür. Sonra, dağlar: Gülümserler mi? El bette... Fakat, bunlar şayet Edebiyatı Cedidenin dağları i- seler, “Gülümser,, gibi gülerken bile mutlaka ağlıyacaklar- dır (“Giryeli,, dirler). Nihayet deniz gelir: VE li ve karşımda daima böyle “Bütün mgâhı kübudünde en elemi meşhun Onı den bir yari leri (gü lemi âdet sınd istel budı