Türk sanatında yabancı tesirler Resim sergilerinde anlıyan ve anlamıyanın ağzından sık sık şu kelimeleri işitiriz: Yabancı tesir, garp tesirleri! Şurası muhakkak ki, “Sanayii nefise mektebini,, ve es- ki eserler müzesini kuran, arkeolog ve âlim olduğu kadar sanatkâr olan Osman Hamdiden beri birbirini takip etmiş olan ressam zümrelerimiz, her biri kendi devrinin temayül- lerine uygun olan, garbin ve garp üstadlarının tesiri altın- da kalmışlardır. : Bunu inkâr etmek yalnız sanat tarihimiz namına ilmi bir hatâ yapmak olmaz. Ayni zamanda yarım asırlık plâs- tik sanatımızın temayüllerini de tahrif etmek olur. Hocası Geröme'un tarz ve tekniğini alan Osman Hamdi'yi, Fran- sız akademik empresyonizmini benimsemiş olan Çallı İbra- him ve grupunu, nihayet, son garp cereyanlarını tetkik e- derek görüşümüzü ve paletimizi temizlemek istemiş olan bizleri, hep bu yabancı tesirler çerçevesine sokmak müm- kündür. “Tesir,, keyfiyetinin taşıdığı manayı burada uzun uzadıya tarif etmek imkânsızdır. Şunu işaretle iktifa edelim ki “tesir,,, birçok kere “nane,,, birçok kere de “temâdi,,, | yani devamdır. Sanat tarihi, değil yalnız bir ırkın, bir mil- letin sanatkârları arasında ve asırlar imtidadınca devam e- den tesirlerden, fakat memleketten memlekete, kıtadan kı- taya geçerek dünya haritası üzerinde bir zincir gibi dolaş- mış olan binlerce senelik tesirlerden mürekkeptir. Mısır, Yunan, Roma, Bizans, şimal sanatı ve cenup sa- natı, İslâm gör üşleri ve hıristiyan görüşleri birbirlerine bağ- ç) lanmış halkalar yahut biribirini akseden karşılıklı aynalar i gibidir. Tesir meselesinde en mühim noktalara işaret edelim: Tesiri anane yaratır. Tesir asırların evlâdıdır. Manevi plân- da hislerin, müfekkirelerin nesilden nesle, milletten mil- lm