le- ri- de- Siyaset ve İktisadiyat 19 buğdayın istihsali, istihasl usullerinin geriliği ve nakil vası- talarının yokluğu dolayısile iaşemize kâfi gelmiyor, İstanbul geniş mikyasta buğday ithal etmek mecburiyetinde bulunu- yordu. Zirai nüfusunun belki yüzde 95 inin istihsalile meşgul bulunduğu bir mahsulü, ihtiyaç nisbetinde temin edemiyen bir ziraat memleketi görülmemiş bir şeydi. Ayrıca cihandaki hemen bütün ziraat memleketlerinin bir farikası vardı: Bu ülkelerin ihracatı daima ithalâtından fazla bulunurdu. Zi- raat ülkeleri ihracatlarının fazlasiyle sanayi memleketlerine borçlarını öderler ve bu suretle ihraçları ithalâtlarından nok- san bulunan sanayi memleketlerinin ticaret müvazenelerinin açığı kapanırdı. İmdi Osmanlı imparatorluğu borçlu olduğu halde daima sattığından fazla alan, ticaret müvazenesi her sene açık verir yegâne ziraat memleketi idi. Hakikatte Osmanlı imparatorluğunun ekonomik yapı- sının Ziraat memleketi olmaktan daha mühim vasıfları var- dır. Bu memleketin asıl farikası, istihsali istihlâkine kifayet etmiyen ve sermayesinden yiyen bir memleket olmasıdır. Ekonominin temeli olan ziraatin gelirine mukabil, mütema- di harpler, hükümetlerin israfları, idaresizlikleri yüzünden bu memlekette çok yüksek bir istihlâk vardı. Bunun netice- si olarak memleket borçlanıyor, başlıca servet kaynaklarını ecnebilere kaptırıyor, sermayesini tüketiyordu. Böyle bir memleketin ziraatiyle Avrupa ve Amerika'nın sanayiini mukayese ettiğimiz takdirde, neticenin ziraatin a- leyhine çıkması tabiidir. Halbuki ileri ziraat ileri endüstri ile karşılaştırıldığında netice bir hayli değişir. 2 — Sanayiin mutlak üstünlüğü fikrini doğuran ikinci hata, sanayiin, her memlekete, 19 uncu asırda Avrupa mem- leketlerine temin etmiş olduğu fevkalâde refahı getireceği- nin sanılması ve bu hâdisede bazı hususi sebeplerin rol oyna- dığının unutulmasıdır. Filhakika sanayileşmenin bahse mev- zu ülkeleri bu kadar zenginleştirmesi, bu memleketlerde teknik, nüfus çokluğu, madenler gibi, sanayiinin normal şartlarının mevcut olmasından başka, fevkalâde, ve bir da- ha tekerrür etmiyecek olan bazı âmillerin neticesidir. Gar- bi Avrupa sanayileşmişken diğer bütün memleketler sanayi-