saj- 1ağa »vkii son- hu- ımas cbur t et- ahu- ı et- Ro- ir €- ebels al- elâk- lime- 'rine, i olan “Kül lanmış kâyesi n neş- Edebiyat ve Sanat 103 düşünmek ve hissetmek tarzına taallüku olan şeylerin mec- muu manasını ifade eder. Binaenaleyh, bu kelimenin an- lattığını, ne halka mahsus, ne halk temayüllerini aksettiren edebiyat, ne de milli tabirleri ifade etmedikleri gibi, raciste ve National - socialiste tabirleri de bu kelimenin muhteva- sına ait hususiyetlerin hemen pek azına delâlet ederler. İlk zamanlar, yeni doğmakta olan veya doğması te- menni edilen bu edebiyatın direktiflerini, bizzat müdirler ta- yin ettiler. Hitler, Alfred Rosemberg, Günther eserlerinde e- debiyat meselelerine mühim bir mevki vermişlerdir. Yeni rejimin aradığı mahsullerin nisbeten en muvaffak nümunelerini şiirde bulmak mümkündür. Bu şiirin en mü- him vasfını romantik atmosferi teşkil eder. Ferdin enasile diğergâmlığının karşı karşıya geldiği bu mahsullerde dini havayı, kurunu vustada Cihadı Ekbere gidenlerin meşisinde bulmak mümkündür. Hattâ şiirlerin birçoklarında serlev- halar insana manzumenin terennümlerini derhal anlatacak kadar vazihtir. Şekillerini mazi an'anelerinden alarak de- vam ettiren bu şiirlerden alınan şu nümune, temayülü sara- haten anlatır: “Hey, be adam, yak, meş'aleyi yak — Ben, düşünemi- yorum, kafamda hâkim olmanın ıstırabı — Hizmet et- meden evvel. Ben — Meş'aleyi yak ve öl — Seni bekli- yenlerin toplantısında saf ışık. Halk seni istiyor. Bütün boş arzularından sıyrılmış olarak — Sen meş'aleyi taşı- yorsun — Bekanla — Bizzat sen — Aksiyon içinde — Bizim için... — Bir halka teşkil et! Birliğin doğuşu — Bu merdivendir ki — Seni Allaha isal edecek.,, Rejimi, şeklini değiştirmiş dini hislere istinat eden Al- man cemiyetinde, edebiyatın bu mistikliği zaruri bir neti- cedir, Führer şimdi büyük eserleri, “Odam!,, dediğ sarayın- da sabırsızlıkla bekliyor. 3. Polonyada. Avrupanın bu genç ve edebiyat âleminde faaliyeti ile